Pages

Subscribe:

CEVŞEN DUASI

B

31 Mayıs 2012 Perşembe

AŞK KALEME DEĞİNCE - XIII



Yüreğim hasretin narında yanarken, ben üşüyorum alevden gecede. Yatağım soğuk mermer, yastığım taş sanki. Uykular yalan ömrüme tuzak. Gönlümden de, gözümden de çok uzak. Uyuyamıyorum kaç zamandır. 

Ağır aksak doğruluyorum uzandığım yerden. Hızlı hareket edersem, düşünceler saçılacak sanki ulu orta her yere. Aralanmış perdeden süzülen sokak lambasının ışığı tuhaf bir huzur veriyor bana. Ruhumun aynasından yansıyor aydınlık. Usulca arşınlıyorum evin tüm odalarını. 

Canım cendereye giriyor. Kendimi zor atıyorum bahçeye. Ayakkabılarımı giymiyorum. Toprağa basmak, yalınayak yürümek istiyorum. 

Altından bir tepsi gibi gökyüzünde dolunay. Çekirge sesleri, kurbağa sesleri yankılanıyor gecenin sessizliğinde. Bahçemdeki çiçeklerin kokusu, tılsımlı bir tütsü adeta, sarıyor beni. Alıp götürüyor uzaklara. Hoş bir esinti yüzümü okşuyor. Şimdi daha iyi hissediyorum kendimi. 

Ayaklarıma batan küçük çakıl taşlarını umursamıyorum. Hızlı adımlarla ilerliyorum ağaçların arasından ve uzanıveriyorum hamağın üzerine. Çocukluğum geliyor hatırıma. Dudaklarıma belirsiz bir gülümseme yayılıyor, buruk bir tebessüm. 

Uzaktan göz kırpan yıldızlara takılıyor gözlerim. Bu alevden gecede buz tutuyor sözlerim. 

Ve düşünceler... 

Düşünceler ruhuma kelepçe… 
Düşünceler sevgiliye dilekçe.. 
Düşünceler zehir, düşünceler acı… 
Düşünceler… Düşünceler darağacı… 

Yakınında iken uzak kalmak mı, yoksa uzağında iken yüreğinde olmak mı? 

Hangisi daha çok yakar canımı, hangisi yüreğimi daha çok kanatır bilmiyorum doğrusu. Bildiğim tek şey, sensizliğin her hücremi usul usul işgal ettiği. 

Direnmiyorum. Gönüllü esaret benimki. Öyle bir esaret ki, hürriyetleri kıskandıracak türden. Asrın girdabında erirken zaman, yüreğim hasretin anaforunda yitiyor. 

Bu sensizlik, bu ıssızlık ve bu boğucu sessizlik nereye varır, bu yol beni neye götürür acep? Vuslat ne yana düşer, sıla ne yana? 

Bülbüle kucak açsam, 
Bahtıma kuzgun düşüyor. 
Dedim ya.. 
Bu gece havada yıldızlar, 
Dağda kar üşüyor. 

Birkaç ateş böceği oynaşıyor kendince. Bir işaret fişeği gibi saplanıyor koynuna gecenin. Bir bir düşüyor sevdanın tüm kaleleri. Hükmü yok artık hecenin. Açıyorum gönül kapılarımı. Azatlığın zirvesindeyim.. 

Gözüm sen.. 
Gönlüm sen 
Aklım sen 
Fikrim sen 
Nereye baksam sen 
Neyi görsem sen 

Varlığım tümce sen.. 
Toprak sen kokuyor 
Yaprak sen.. 
Bu ne yaman çelişki 
Bu ne girift bilmece 
Bunca doluyken seninle 
Sensizlikte boğulan ben 
Anlıyorum ki 
Bu sevdanın adı hasret 

Bu gece 
Hayaletler ağırladım 
Yüreğimin tenhasında 
Gölgeler uzadı 
Çoğaldı gölgeler 

Yalnızlığın deminde 
Koynundayım gecenin 
Aşıkların dilinde 
Hükmü yok artık hecenin 
Şahittir İstanbul 
Çirkin çirkin adamlar 
Ellerinde silahlar var 
Tam karşımda durdular 
Eyvah aşkı vurdular.. 
... 
Aşkı vurdular 
 



29 Mayıs 2012 Salı

Ve kapanmayan avuç içimsin... ♥




Bir gün Mevlânâ Hz.'leri eve girer ve hanımı ona sorar; 
Bu kadar âşıksın Mevla'yâ, şükürler olsun bu aşkı yaşayıp yaşatana. 
Peki bana ne kadar âşıksın der; 

Mevlânâ hanımına şöyle der; 

SEN BENİM; 
Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim, 
Bir adım gelene on adım gidişimsin... 
Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin... 
SEN BENİM; 
Bugünüme şükür ve..
Yarınıma duâ edişim...
Azl'a yetinişim...
Çoğa göz dikmeyişimsin.....

Ve kapanmayan avuç içimsin... ♥


YOLCU


Bir yol varsa hakikata varan... 

Bir yolcu lazım kendini arayan..
Bir hancı varsa yolcuları ağarlayan...
Bir AŞK lazım yola koyduran...
Yolcu yolsuz olmaz ...
Gönül ehli yolda kalmaz...
AŞK olmadan yol alınmaz...

╔════════════ ೋღ❤ღೋ ═══════════╗


Dostum, güneşe bak,toprağa bak,suya bak,buluta bak,fakat arkana bakma...

Kimin geldiği önemli değil,kimin gelmediği de...Unutma yolcu değişir,yol değişir,ama menzil değişmez.

Yolcuya bakıp yolu tanıma.Yola bak,yolcuyu tanı,yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre verir.Vahim olan yolun yolcusuz olması değil,asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır;yolsuz,hedefsiz,amaçsız,şaşkın,hercai ve seyyal...

"En doğru yol; en dikensiz yoldur" diyenler seni aldatıyorlar. Onlar,karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır.

Aldırma. Ayağına batan dikenler aradığın gülün habercisidir.
Dikenine katlanmaktan sözedenler, aşıkmış gibi davrananlardır,gerçek aşık olanlarsa, dikenini de severler…

Dostum,yollar yürümek içindir.Fakat şu gerçeği de hiç unutma:Yürümekle varılmaz,lakin varanlar yürüyenlerdir…

Aldırma,yürü.Göğsüne yüreğinden başka muska takma….

Vahiy haritan,Nebi klavuzun,akıl pusulan,iman sermayen,amel azığın,sevgi yakıtın,ahlak karakterin,edep aksesuarın,merhamet sıfatın,şeref ve izzet adın olsun…

Doğru yol insanların çoğunun gittiği yol değil,düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur. Yolda vereceğin her molayı özeleştiri durağında vermelisin. Unutma,tevbe özeleştiridir.

Aldırma,yürü.. Göğsüne yüreğinden başka muska takma….

Halil Cibran


BAHAR ♥


Bahar, insanın Rabbi tarafından ne kadar sevildiğini anlama mevsimidir... ♥

Eski yıllanmış bir çınarın, kupkuru bir çınarın, kalın kabuklarla örtülü yaşlı mı yaşlı bir dalında bir gün bir yaprak filiz verir. Ya da kuru bir sarmaşık dalında, yıllanmış ve kuru, kahverengiye çalan rengiyle kabuk bağlamış bir sarmaşık dalına,bir gün yeşil mi yeşil, taze mi taze, narin mi narin yapraklar tutunur. Sarmaşık neşeye gark olur. Kuruluğu, cansızlığı gider, yeşilliğe canlılığa bürünür. Ölümle hayat yer değiştirir. Cansızlık yerini hayata bırakır.

Bahar bir diriliştir. Haşrin müjdecisidir. Bir çiçek bir bahar kadar kolay icat edildiği gibi, bir bahar bir çiçek kadar kolay icat edilir. Bahar bir diriliştir. Her şeyin yeniden dirilmesi yokluktan varlık âlemine taşınmasıdır. Bahar insanın şu dünya hayatından sonra yeniden dirilişinin en güzel delilidir.

Kuru, kemik gibi bir dalın ucuna hayatı takan, rahatlıkla takan, hiç zorlanmadan takan, hem de milyonlar ağaçların dallarına takan Zât, çürümüş kemiklere de aynı kolaylıkla hayatı geri veremez mi?

Bahar sevme zamanıdır derler. Gerçekte sevilme zamanıdır. En sevgili Zât tarafından , bizleri sonsuz seven Zât tarafından ,bir baharı bir çiçek gibi elinde tutan ve bizlere uzatan Zât tarafından ne kadar sevildiğimizi anlama zamanıdır.

Bahar bir çiçektir. Rabbimizin bize sevgisini anlattığı Rahmetini, hem de sonsuz rahmetini ifade ettiği; şefkatini, hem de sonsuz şefkatini ifade ettiği bir çiçek.


‘Sevecek kimsem yok’ diyenler.. 
‘Yalnızım’ diyenler.. 
‘Bir anlayanım yok’ diyenler.. 
‘Bir düşünenim yok’ diyenler! 
Bir çiçek uzatılmış sizi bekliyor. 
Bir çiçek uzatılmış , ‘Sizi Seviyorum’ diyor. 
Baharın ellerinden tutun ve O’nu hatırlayın.
Bahar...İnsanın Rabbi tarafından ne kadar sevildiğini anlama mevsimidir... ♥

Mustafa Ulusoy



İNŞİRAH!...İNŞİRAH..İNŞİRAH!..





İNŞİRAH!...İNŞİRAH..İNŞİRAH!.. 


Hâra düştüm,dilime kan değdi yüreğime od.Dâra düştüm Ey Rab bana bir inşirah..Ah-u efgânımı bir dinleyiver, bu gece çok karanlık…katran karası olmuş göğsümü bir açıver…Daraldım…Bir bakıver.. 

“Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”(inşirah/1)

Genişlettin ey yar! Dünyadan bunaldığım her vakit,yağmur yağmur yüreğime,damla damla gözlerime düştün.Semalarda yerim yok bilirim,arşlardan ta ki gönlüme düştün.Yaralar bedenimde yol çizerken adeta,tuz değil ,sen gönlüme tılsım sürdün.Dünya zemininde ayaklarım kayarken bir bilinmezliğe, tut n’olursun bırakma bilmediğim alemlere…Gece ve ben iki biçâre yine kapındayım.Soluklanmak istiyorum Ya Rab! Gece yeminli konuşmuyor benimle.Gece küskün bana, yalnız bıraktım onu gelirim diye.Gitmedim ona Ya Rab! Geceler bensiz geçti,seccadeler eşsiz,yıldızlar yoldaşsız kaydı.Geceye söz verdim gelirim diye,gitmedim.İhanetim var ona..Gece yeminli..Ben sana bugün yalnız geldim.Terkedilmiş sevdaların mekanından geliyorum.Yıllanmış sevgilerin koynundan.Ayrılıklardan geliyorum.Yalnızlıktan…

“Yükünü senden alıp atmadık mı? O senin belini büken yükü .”(inşirah/2) 

Züleyha kadar günahkarım,Yusuf kadar masum olmak isterdim oysa ama ben düştüğüm zindanda ezilecek kadar günah topladım.yüküm ağır…Tüm zerrelerim affına sığındı…Mecalsizim,hissizim,bi r o kadar da cahilim…Al yükümü Ya Rab n’olursun al belimi büken bu yükü tekrar hafiflet beni.Doğrult ki beni,yüzüm sana dönebileyim.Elimi sana açabileyim.İnşirah inşirah inşirah…ayet ayet doğrult beni.


“Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?”(inşirah/4)

Yücelttin ey yar! En şerefli varlık olarak açtım dünyaya gözlerimi.Mahlukata halife eyledin.İns-an makamında ruhuma can verdin..verdin de ben kıymetimi bilemedim.Aklımı sürgün ettim mantığın hiç uğramadığı yalancı uğraşlara.Her mevsim yağmur yağarken ruhuma,nadasa bıraktım kurak gönlümü.Her insan ektiği biçer değil mi Ya Rab! Günah ektiğim bahçelerde kara güller büyüdü,kokusuz renksiz.Işığım bir mumun aydınlandığı kadar,verdiğim bir aldığım kadar fakat ben olamadım bir senin bana biçtiğin değer kadar.biraz mağrur,biraz bizâr,biraz da kendimi şekva ile geldim.Değersizliğimi bilerek,mecruh bir hal ile geldim işte…

İnşirah inşirah inşirah ayet ayet yücelt beni.

“Yalnız Rabbine yönel.”(inşirah/8)

Hayatın koylarından çıkıp senin limanına yöneldim Yar Rab!Sen ki sana gelmeyene dahi lütfederken,bilirim geri çevirmezsin beni kapından.Nihayetsiz acziyetimle,dünyevi arzuların kıvrımlarından,yokuşlu yollarından,ben kendimden geçerek sana geldim bu gece.’kün’ diyerek eyleyiverirsin diye bir ferman,ben ahvalimi dökerek sana geldim Ya Rab!.Benim sana anlatmaya halimi kelama ne hacet,sen beni bilirsin benim halim zaten aşikâr.

İnşirah inşirah inşirah ayet ayet ferahlamaya geldim.N’ola ahh n’ola Ya Rab , ben sende kalmaya geldim.Bir inşirah ayeti kadar sana yönelmeye geldim…


28 Mayıs 2012 Pazartesi

RAHMET MELEKLERİN GİRMEDİĞİ 23 EV

இܓ.Z
RAHMET MELEKLERİN GİRMEDİĞİ 23 EV

1- Sıla-i rahmi terkeden,akrabalardan ilgi ve alakayı kesenin evi.(Tevbe:71,Buhari)

2- Anne ve babaya itaat etmeyenin evi.(Nisa:36, Lokman:14)

3- Yetim malı yiyenin evi.(Nisa:10, Buhari ve Müslim)

4- İçinde faiz yenilen ev, faizle alınan ev.(Bakara:275-276, Buhari)

5- İçinde köpek bulunan ev. (Buhari ve Müslim, İbni Mace)

6- ALLAHın zikredilmediğ meclisler, Peygambere (sav) salat ve selam getirilmeyen meclisler,
nefsin üstün tutulduğu ve şeytanların bulundugu evler. ( Buhari, Müslim ve İ.Ahmed)

7- İçinde sahabeye, ölülere, dehre, rüzgara, horoza, hastalığa ve benzeri şeylere çok sövülen evler. ( Ebu Davud, İ.Ahmed, Buhari ve Müslim)

8- İÇİNDE SURET, RESİM VE HEYKEL BULUNAN EVLER. ( Enbiya:52, Saffat:95-96, Buhari)

9- ALLAHı zikir dışında teğanni yapılan, eğlence ve müzik aletleri bulunan ev.(İ.Ahmed)

10-İçinde çan olan ev. (Müslim, Ebu Davu ve Tirmizi)

11-İçinde bağıra çağıra, üstünü yırtarak ağıt yakan kadının sesinin yükseldiği ev.(Müslim)

12-İçinde içki içilen ve kumar oynanan ev. (Maide:90-92, Sahih-ul cami, Taberani)

13-İçinde ALLAHa ortak koşulan, nazar boncukları takılan ve büyü yapılan ev.(Nisa:48)

14-İçinde tavla oynanan ev. (Munafıkun:9, Müslım ve Ebu Davud)

15-Haram olan kıyafetlerin giyildiği ve haram olan eşyaların kullanıldığı ev, yani erkeklerin altın ve gümüş kullanmaları ve ev halkının altın ve gümüş kaplar kullandıklar ev. (Tirmizi,Müslim ve Taberani)

16-Lanetlenen kimselerin evleri. Örneğin: İçki içen, ALLAHın emirlerine karşı gelen, kocasını isteğini kabul etmeyen kadın, namazı terkeden kişilerin bulunduğu ev.(Taberani, İbni Mace)

17-İçinde kötü kokular bulunan ev . Örneğin: Soğan, sarmısak, pırasa ve benzeri bitkiler, sigara, nargile, bir kab içinde bekletilen küçük ve büyük abdestler gibi...(Müslim ve Tirmizi)

18-Cünüp olup gusül abdesti almayanların evi.(Ebu Davud, el-Bezzar, Taberani)

19-Sahibi safran (kadınlara ait bir koku çeşidi) sürünen ev. (Ebu Davud)

20-İsrafçı ve savurgan ev. (Nesei, Müslim)

21-Ev sahib ve sakinlerinin günah işlemekte ısrar ettikleri ev. (Nesei,İ.Ahmed)

22-İçinde zina yapılan ev. (Buhari ve Müslim,Nesei)

23-İçinde büyük günah işlenen ev, büyük günah işliyen ev sahipleri

(Kütübi sitte'deki sahih hadislerden derlenmiştir.)


24 Mayıs 2012 Perşembe

♥REGAİP KANDİLİMİZ KUTLU VE HAYIRLI OLSUN♥

 
  




 - İşte Recep Ayı İle İlgili Bir Kaç Hadis -

Receb ayında oruç tutmak faziletlidir. Hadis-i şeriflerde
 buyuruluyor ki: 
(Receb ayında Allah"a çok istiğfar edin; çünkü Allahü teâlâ
 Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır.
Ayrıca Cennette öyle köşkleri vardır ki, ancak Receb ayında
 oruç tutanlar girer.)

(Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir 
gün de sonunda oruç tutana, Recebin hepsini tutmuş
 gibi sevap verilir.) 

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi,
 Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve
 Kurban bayramı gecesi.)

(Receb büyük bir aydır. Allahü teâlâ bu ayda hasenatı kat kat eder. 
Receb ayında bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba
 kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün
 oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allahü
 teâlâ istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi, "Geçmiş 
günahların affoldu” der. Receb ayında Allahü teâlâ Nuh 
aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. 
Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.)

(Receb'in ilk Cuma gecesini [Regaib gecesini] ihya edene,
 kabir azabı yapılmaz. Duaları kabul edilir. Yalnız, yedi kimsenin
 duası kabul olmaz: Faizci, Müslümanları aşağı gören, 
ana babasına eziyet eden, Müslüman olan ve dinin emirlerine 
uyan kocasını dinlemeyen kadın, çalgıcı, livata ve zina eden,
 beş vakit namazı kılmayan.)

              Hazret-i Hüseyin (radıyallahü anh) anlatır: 
"Kâbe"yi tavaf ederken yanık sesle Allahü teâlâya dua eden
 bir kimsenin sesini işittik. Babam bunu çağırmamı emretti.
 Güzel yüzlü temiz bir kimseydi. Ancak sağ tarafı felç olmuş, 
kurumuş, hareketsiz idi. Ona dedim ki: 
- Sen kimsin, vaziyetin ne böyle? 
- Menâzil bin Lâhık... Ben çalgı çalmakla, şarkı 
söylemekle şöhret salmış, Arabistan'ın artisti denilen
 ünlü bir kimseydim. Hep nefsin arzuları peşinde koştum.
 Recep ve Şaban aylarında bile bu günahlara devam ederdim.
 Salih babam, beni bu günahlardan kurtarmaya çalıştı. Bana,
 (Allahü teâlânın azabı şiddetlidir, bir anda kahredebilir.
 Kötü arkadaşlardan vazgeç, bu kötü işleri bırak! Melekler ve
 bu aylar senden şikayet ediyorlar) dedi. Nasihate hiç
 tahammülüm yoktu. Babamın üzerine yürüyüp, döverek
 susturdum. Üzüntülü ve kırık kalble, (Bu aylarda oruç tutar,
 geceleri ibadet ederim. Beytullaha gidip şerrinden korunmak
 için Allahü teâlâdan yardım dilerim) dedi. 

Bir hafta oruç tutup Kâbe"ye giderek, (Ey Rabbim, 
mazlumların âhını yerde bırakmazsın. Bu ayda, bu mübarek
 yerlerde yapılan duaları reddetmezsin. Hakkımı 
oğlumdan al, onu felç et) diye dua etti. Henüz duası bitmeden
 sağ tarafım felç oldu. Bunu görenler, (Baba 
bedduasına uğramış kişi) derler. 

- Baban bu haline ne dedi? 
- Babamdan af ve özür diledim. Onun da babalık
 şefkati galip gelerek beni bağışladı. Beddua ettiği yerde,
 bu sefer şifa bulmam için hayır dua etmek üzere
 deve ile Beytullaha gelirken, devenin ürkmesi ile babam
 düşüp öldü. Şimdi çaresizim. 

Babam Hazret-i Ali, bu gence dua etti. Recebde yaptığı
 bu dua bereketiyle Allahü teâlâ ona şifa ihsan eyledi.”

                       -Bu Gece'de Neler yapılmalı -
Kelime olarak regâib, “çokça rağbet edilen, nefis,
 kıymetli, değerli, ihsan” mânâlarına gelen Ragibe 
kelimesinin çoğuludur. Buna göre Regaip Gecesi denilince: 
“Çok lütuf ve ihsanla dolu, kıymeti ve değeri büyük, çok
 iyi değerlendirilmesi gereken gece” mânâsı anlaşılır. 
Bu gece Allah lütuflarını sağanak sağanak yağdırır.

Bu geceyi ibadetle ihya etmenin sevabı pek çoktur.
 Diğer zamanlarda okunan her Kur'ân harfi için on sevap 
verilirse, Recep ayında yüzleri geçmekte, Regâib kandilinde
 ise daha da artmaktadır. Kaza ve nafile namazların 
sevabı ise diğer gecelere oranla kat kat fazladır.
 Regâib kandilinde yapılacak ibadetlerden birisi de duadır.
 Peygamberimiz (sas), bir hadîslerinde bu gecede
 yapılacak duaların Allah katından geri 
çevrilmeyeceğini bildirmişlerdir.

Bütün kandil gecelerinde yapılabilecek ve yapılması
 gereken önemli bir takım afv ü mağfirete nail olma,
 ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme,
 bela ve musibetlerden kurtulma ve rıza–i İlâhiye
 ulaşma vesileleri vardır ki, bunlardan bazılarını 
maddeler hâlinde kısaca ve toplu olarak yeniden 
hatırlamakta yarar var:

1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; 
uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; 
Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları
 yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

2. Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; 
O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait
 nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi,
 özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim,
 nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi
 konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin
düşüncelere girmeli.

5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve
 şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.

6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli;
 idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve

 inabede bulunulmalı.

7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

8. Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız 
cihetinden rızaları alınmalı.

9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı;
 kederli yüzler güldürülmeli.

10. Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hattâ 
isim zikrederek dualar etmeli.

11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; 
vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat,
 yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet,
 hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların 
yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli;
 va'z ü nasihat dinlenmeli;

15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları 
cemaatle ve camilerde kılınmalı.

16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli;
 hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde
 vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalı.

17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin
 kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait
sadakati yerine getirilmeli.

18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, anne ve babamızın,
 dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri
 bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail 
çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.

19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı. 




Dedim: Çok yalnızım.




Dedim: Çok yalnızım.
Dedin: ... فَإِنِّي قَرِيبٌ Ben ki sana çok yakınım. Bakara-186


Dedim: Evet biliyorum sen bana yakınsın ama ben senden uzağım, 
keşke ben de sana yakın olabilseydim.
Dedin: وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَ دُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ 
Rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine,
 ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Araf-205 


 
Dedim: Bu da senin yardımını ister
Dedin: أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ ALLAH'ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? 
Nur-22




Dedim: Tabii ki, beni affetmeni çok isterim.
Dedin: وَاسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ(Öyleyse)Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra 
O'na tövbe edin. Gerçekten benim rabbim, esirgeyendir, sevendir. Hud-90 




Dedim: Çok günahkârım, bu kadar günahla ben ne yaparım? 
Dedin:أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِALLAH'ın,
 kullarının tövbesini kabul edeceğini.. ve
 ALLAH'ın tövbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen
 olduğunu hâlâ bilmezler mi? Tevbe-104. 



 
Dedim: Defalarca tövbe edip tövbemi bozdum, artık yüzüm kalmadı.
Dedin: اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ (2) غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِ التَّوْبِِALLAH aziz ve bilendir, o günahları
bağışlayan ve kullarının tövbesini kabul edendir. Ğafir-2/3. 





Dedim: Bunca günahım var,hangisinin tövbesini yapayım?!
Dedin: إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًاALLAH bütün günahları bağışlayandır. Zümer-53.

 

Dedim: Yani yine gelsem yine beni bağışlar mısın? 
Dedin: وَ مَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُALLAH'tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur. 
Ali İmran-135.


Dedim: Ne kadar güzelsin ALLAH'ım! Bilmiyorum bu sözlerin karşısında
 niçin böylesine içim içime sığmıyor ve erimeye başlıyorum, seni çok seviyorum. 
Dedin: إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَ يُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَŞüphesiz ki ALLAH tövbe edenleri ve
 temizlenenleri sever.
Birden 'İlahım ve Rabbim benim senden başka kimim var' dedim. 
Sen de أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ 
'ALLAH kuluna yetmez mi?' (Zümer-36) dedin. 


Dedim: Sen ki beni bu kadar çok seviyorsun ve bana karşı bu kadar
 iyisin ben ne yapabilirim? 
Dedin: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا (41) وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
(42) هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا 
Ey inananlar! ALLAH'ı çokça zikredin. Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin.
 Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen Odur.
 Melekleri de size istiğfar eder. ALLAH, müminlere karşı çok merhametlidir.
 Ahzap-41/43. 



Kendi kendime dedim: ALLAH'ım seni çok seviyorum.


--------------------------------
  
-------------------------------

Vefa, dost ikliminde yetisir ve bizim yamaclarimizin guludur.. 

 
* Eger '9' canli olsaydın bile

* En çok '8' kez kaçabilirdin ölümden

* Bilki '7' düvele sultan olsan dahi 

* Yerin '6' mekan olacak sana

* En fazla '5' metre kumaş götürebileceksin

* Kapatacaksin '4' açsanda gözünü

* Bu dünya '3' günlük dünya

* Azrailin yaninda '2' kat olup yalvarsanda nafile 

* Elbet '1' gün öleceksin

* Işte o zaman herşey '0' dan başlayacak

Çünkü ÖLÜM bir yok oluş degil YENiDEN DOGUSTUR... .



.
















.