__AŞK KALEME DEĞİNCE - II__
“ En güzel baharlar, en çetin kışların ardında gizlidir !..”
Az önce kapattığım derginin arka kapağında yazıyor bu söz. Yüreğimin bir yakası “kulağa hoş geliyor, umut verici en azından” diyor. Diyor demesine de, dudağımda beliren alaysı gülümsemeye engel değil bu tespit. Ve gayri ihtiyari dökülüyor sözcükler.
"Bin bahar görse de taş yeşermez.." Böyleyimdir ben. Bazen sözcükler beynimin emrini dinlemeden, olur olmaz mekan ve zamanda dökülüverir fütursuzca. “Bülbülün çektiği dilindendir” derler ya. Tam da böyle bir durum.
Ne yapayım.
Az uyuyorum, az yiyorum ama az konuşmayı bir türlü beceremiyorum. Yürek taşkını diyorum ben buna. Gem vurulmaz ve önünde hiçbir bent duramaz. Adı üstünde taşkın. Kontrol edilebilir olsaydı şayet, taşkın olmazdı zaten.
Otobana ters girmiş bir sürücü gibiyim. Her şey ve herkes üstüme geliyor sanki. Ve ben “ne zaman üstünden atlamaya kalksam hayatın, hayat ayaklarıma takılıyor.”
Atam Bilge Kağan’ ın sözü geliyor hatırıma: “Hayat renkli bir gölge gibidir. Ardına düşersen senden kaçar. Ama ondan kaçarsan peşin sıra gelir…”
Hiç düşmedim ben bu hayatın ardına. Bu söz doğru ise “kanlım gibi yakamdan tutan” bu yalnızlık neyin nesi o halde?
Bu ıssızlık.. Bu tenhalık… Ve bu kırgınlık..
Bu şehirde her gece milyonlarca ışık yanıyor ama hiçbiri benim için değil. Çoğu zaman yaptığım gibi, yine kendimle konuşuyorum ama kendi ıssızlığımda yankılanıyor sesim.
Benden kaçıyor, yine bana sığınıyorum. En kötüsü belki ama en asili bu biliyorum. Kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşıyorum.
Soruyorsun ya bana bazen. Neden bu hüzün ? Neden bu melankoli ?
Oysa biliyorsun ki; “güneşin battığı yerde gölgeler uzar..” Ve yine biliyorsun ki; “testide ne varsa dışına o sızar…”
Bazen ne kitaplarım, ne kalemim, ne de sırtımı yasladığım katrandan kara geceler bile tartmıyor bu yükü. Gök kubbe üzerime çöküyor sanki. Ben altında bir zerre. Deryada bir damla misali. Boğuluyorum.. Çırpınıyorum..
Hayata, mevsimlere, her şeye ve herkese darılıyorum. Çaresiz dert ortağım kalemime sarılıyorum. Bir o anlıyor beni. Gönlüm Asya’ da bir step.. Ve duygular gem vurulmaz deli bir tay şimdi.
Neredesin ey beklenen ?
Geliversen yanıma, güldürsen yüzümü. Cemre gibi düşüversen yüreğime. Saçlarından tutup baharlar getirsen bana.
Neredesin ey özlenen…
Özlemleri özlemekten bitap yüreğime merhem olsan.. Rüzgar olsan, yağmur olsan, tipi, boran, kar olsan.. Yeter ki.. yeter ki sen olsan…
Neredesin ey sevgili..?
Sevdalara sevdalanmış bu bîçarenin emi, sargısı.. Neredesin ey her güzelliğin canlı sergisi…?
Biliyorum…
Seni sevmek güneşi tutmak,
Seni sevmek ateşi yutmak,
Uykuları uyutmak seni sevmek,
Seni sevmek notaları avutmak…
Biliyorum…
Seni sevmek hasreti tatmak,
Seni sevmek ölüme yatmak,
Cana can katmak seni sevmek,
Seni sevmek yalnızlığa tüfenk çatmak
Biliyorum…
Seni sevmek iğneyle kuyu kazmak
Seni sevmek hasrete kızmak
Ezberleri bozmak seni sevmek
Seni sevmek suya yazı yazmak….
Sen de bil ki; ismini penceremin buğusuna değil, yüreğime yazdım. Her nefeste sen varsın.. Sen.. Sen.. Sen..
Hani “olmasam ne değişirdi” diye soruyordun ya?
Bil ki, sen olmasaydın, ben olmazdım… Bil ki, sen olmasaydın, hayat olmazdı…
Ben seni Aziz Valentine’ nin kutsadığı 14 Şubat’ lar için değil, Mevlana’ nın, Yunus’ un enginliğinde bir ömür boyu sevmeye talibim…
Ve bil ki sevda ecesi göz koyduysan yüreğime sen de..
Gel al.. avuçlarımda yüreğim..
6 yorum:
yüreğine sağlık ne güzel anlatmışsın aşk kaleme düşünce sevgiler hazanıma
Ey sevgili, Seni sevip sevmedigimi söylemeyecegim.
Ama sevgiyi ögretebildim sana sanirim (ne kadar
ögretilebiliyorsa).
Dilerim kalbine kalbimden verdigim sey yüreginde yeserip meyve
verir.
Böylece ne sen bende kaybolacaksin, ne de ben sende.
Sen beni kendinde, ben seni kendimde bulmus olacagim.
O zaman hiç ayrilmayacagiz.
Sakin sevgimle seni tuzaga düsürdügümü sanma
Sevgi hayatin hem çekirdegi hem de meyvesidir.
Bir agaç, meyvesiyle seni kendine çagiriyorsa bu bir aldatma
sayilmaz.
Unutma ki agaç meyvesine çagirir, kendisine degil.
Ey sevgili, Sen bir siginak ariyorsun ama ben durulmaz bir
firtinayim.
Sen kendinin sakini olmak istiyorsun ama ben evrenin sakini olmak
istiyorum.
Sen olmayacak bir barisi ariyorsun.
Bense tüm kötülüklerle savasmak istiyorum.
Sen küçücük bir çocuksun.
Ama ben küçükken çok büyüdüm.
Sen dünyadan kopup yildizlara siginmak istiyorsun.
Bense kendimi yeryüzüne karsi sorumlu tutuyorum.
Sen bir agacin gölgesine siginip yasamak istiyorsun.
Bense ülkemi ariyorum.
Yollari aydinlik, insanlari ümitli ve huzur dolu olan bir ülke.
Sen bende kaybolmak istiyorsun ama ben seni kaybetmek istemiyorum.
Sen susuyorsun, bense haykiriyorum.
Sakin unutma:
Kalbim paylasilamayacak kadar senindir.
Seninle bile. Ama bilmiyorum sen bu kadar bende misin?
Söylermisin sevgili.......
Muammer Aygün
yüreğine sağlık hazanım:)) Aşk kaleme değince öle işte..
Bu yazı senin ne kadar usta bir kalem olduğunun belgesi niteliğinde,kıskandım yazını..Çünkü beni anlatıyor, ben yazmalıydım bu yazıyı:) O kadar beğendim ki tarif edemem..Bir yerlerde sakla bu tür yazılarını, olur da blog uçarsa diye..Maşallah sana arkadaşım..
teşekkürler arkadaşlar:)))))))))Murat kıskanma sende güzel yazılar yazıyorsun devam .....
hazan mevsiminde gerçekten çok içten yazmışsın seni tebrik ediyorum ellerine, yüreğine, emeğine sağlık :)))
Yorum Gönder