Yorgun masayla, kırık sandalye
solgun bekleyişte kır kahvesi.
Ezilir sonbahar renginden
bastığım yapraklar kahve telvesi
Sinsi bir rüzgar, öten tek ,tük serçe,
fısıldıyor kulağımda hüzzam nağmesi.
Gül soldu, bülbül gitti -har'ın kavgası bitti-derken
içimde bir tütsü kokar ki
Bilmem bu neyin nesi
Kimbilir daralan zamanların
koşarken ürperen nefesi.
Hissediyorum
ensemde titriyor yapraklarla hazan
Küsmek olmaz talihe
vermediğini almayacak kadar adil yine
Öylesine ıssız bu sonsuzluğun yolu
bir hücre tümüyle canlıyı belirliyen.
Tüm canlı ki bu yolda hücreye giden...
O yorgun masada pazıldan bir oyuncak
yaşamın sarışın parçaları hazan
Bir varmış bir yokmuş
son parça da yerine konulunca olacak.
Gözlerimle asıp aklımı ufuklara
sözleri rüzgara bağladım.
Öte ucunda ben o sözlerin
oturup salya sümük ağladım...
sırrı sarıışık
0 yorum:
Yorum Gönder