Konstantinopolis, Müslümanlar tarafından ilk olarak aralarında
Muhammed'i
Hicret döneminde evinde misafir eden sahabe
Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin de bulunduğu İslam ordusu tarafından 668-669 yıllarında kuşatılmıştır. Daha sonra birçok farklı kuşatmaya sahne olan İstanbul, 1204 yılında
Haçlılar tarafından kuşatılmış ve 1261 yılına dek
Latin İmparatorluğu himayesinde kalmıştır. Kentin 15. yüzyılda Osmanlı topraklarının ortasında kalması, iki kıtayı birleştirmesi ve oldukça gelişmiş bir şehir olması, bölgenin
Osmanlı'nın eline geçmesi ve başkent olması ihtiyacını getiriyordu. Konstantinopolis, Osmanlılar tarafından ilk olarak
Yıldırım Bayezid döneminde kuşatılmıştır. 1390 yılında yapılan kuşatma başarısız olmuş,
Ankara Muharebesi'ne dek şehir aralıklarla abluka altında tutulmuştur.
II. Mehmed'in tahta geçtiği dönemde
Anadolu'da
Ankara Savaşı ile dağılan siyasi birlik toparlanmış,
Rumeli'de fetih çalışmaları yeniden başlamıştı. II. Mehmet'in amacı Osmanlı Devleti'ni dünya çapında güçlü bir konuma getirmek, gücüne güç katmaktı. Bu siyasi yol ile önündeki ilk engel
Doğu Roma İmparatorluğu ve İstanbul'un Türklerin elinde olmayışıydı. Ayrıca İstanbul, bölgenin en büyük ticaret ve kültür merkezi konumundaydı.
Ortodoks Kilisesi'nin merkezinin de İstanbul'da olması, İstanbul'un politik ve dini önemini arttırmaktaydı. II. Mehmed'in hedefi
Kostantiniyye'yi fethederek büyük bir
İslam şehri yapmaktı.
II. Mehmed,
Konstantinopolis'i ele geçirmek için öncelikle deniz yardımının kesilmesi gerektiğini düşünmekteydi. Bu gerekçe ile büyük dedesi
Yıldırım Bayezid'in yaptırmış olduğu
Anadolu Hisarı'nın karşısında
Rumeli Hisarı'nı yaptırdı. Bu hisar,
Tuna Nehri ile
Karadeniz'den gelecek yardımı önlemenin yanında,
Osmanlı Donanması için bir üs konumu üstlenecekti. İstanbul'u kuşatacak ordunun arkasını korumak amacı ile
Avrupa'da birçok stratejik noktaya birlikler gönderildi.
Mora Yarımadası kuşatıldı. İstanbul'un yüksek ve kalın surlarını yıkmak amacı ile
Edirne'de, devrin önemli mühendisleri Musluhiddin, Saruca Sekban ile
Osmanlılar'a sığınan
Macar Urban'a toplar döktürüldü. Edirne ve Konstantinopolis arasındaki yol düzenlendi ve
topların geçebileceği kaliteye yükseltildi.
II. Mehmed'in tasarlamış olduğu aşırtma gülleleri, günümüz ismi ile
havan topları yapıldı.
Bilgisayarla hazırlamış, Bizans zamanında Konstantinopolis'e ait bir görünüm
Kuşatma ve fethin oluşumuna dair harita
Hisarın inşaatına 15 Nisan 1452'de başlanmıştır. İş bölümü yapılarak her bölümün inşaası bir paşanın denetimine verilmiş, deniz tarafına düşen bölümün inşaasını da
II. Mehmed bizzat kendisi üstlenmiştir. Denizden bakıldığında sağ taraftaki kulenin yapımına
Saruca Paşa, sol taraftakinin yapımına
Zağanos Paşa, kıyıdaki kulenin yapımına da
Çandarlı Halil Paşa nezaret etmiştir. Buralardaki kuleler de bu paşaların adlarını taşımaktadır. Hisarın inşası 31 Ağustos 1452'de tamamlanmıştır. Hisarın yapımında kullanılan keresteler
İznik ve
Karadeniz Ereğlisi'nden, taşlar ve kireç
Anadolu'nun değişik yerlerinden ve spoliler (devşirme parça taş) çevredeki harap
Bizans İmparatorluğu yapılarından temin edilmiştir. Hisarın yapımında yaklaşık 300 usta, 700-800 işçi, 200 arabacı, kayıkçı, nakliyeci ve diğer tayfa çalışmıştır.
[
Doğu Roma’ya Savaş İlanı
1452 yılında
II. Mehmed,
Bizans İmparatorluğu'na savaş ilan etti. 28 Haziran 1452'de
Rumeli Hisarı'ndan 50.000 kişilik
ordu ile hareket etti.
İstanbul Surları karşısında çadırlar kuruldu. 31 Ağustos'a kadar ordu İstanbul'da kaldı. Ancak 31 Ağustos'ta
Edirne'ye gidildi.
Şahi Topları
Edirne'de eski
Bizans esiri olan
Macar asıllı Urban ve diğer Osmanlı top dökümcüleri
Şahi toplarını icat etti. Ünlü tarihçi
Joseph von Hammer-Purgstall'a göre Urban, topu yapma konusunda şu sözleri söylemiştir:
| Kostantiniyye ve hatta Babil surlarını hak ile yeksan edilecek top imal edebilirim. Ben sanatımdan eminim, fakat topun ne kadar mesafeye gideceğini evvelden tahmin edemem.[18] |
| |
Dîvân-ı Hümâyûn'un Toplanması
1452 yılının sonlarına doğru,
II. Mehmed Dîvân-ı Hümâyûn'u topladı. Toplantıya
Akşemseddin de katılmıştı. Toplantıda ilk sözü
Vezir-î Azam Çandarlı Halil Paşa aldı. Eğer fetih gerçekleşirse,
Haçlı seferi başlayacağını belirtti. Ancak
Zağanos Paşa, Şahabeddin Paşa,
Akşemseddin ve çoğu vezir
Çandarlı Halil Paşa'nın görüşüne katılmadı. Sonuç olarak da İstanbul kuşatması gerçekleşti.
Doğu Roma’nın Durumu
Doğu Roma İmparatoru
XI. Konstantin Palaiologos, Papa V. Nikola'ya iki büyük
Hıristiyan mezhebini (
Ortodoksluk ve
Katolik) birleştirmek için başvurdu.
Konstantinopolis'in nüfusu da hızla azalıyordu. 1450 yılında 70.000 ile 80.000 arasında olduğu tahmin edilen nüfus henüz kuşatmadan önce 36.000 oluyordu. Papa V. Nikola ise aslen
Rum olan ve eskiden Rusya Başpiskopos'u olan
Polonya Kardinali İzidor adındaki zatı gönderdi. İzidor,
Ayasofya'da
Katolik usulüne uygun bir
ayin düzenledi. İstanbul halkının bir kısmı ise bu durumu kabullenemeyerek:
diyorlardı. Papa V. Nikola'dan
Bizans'a 3
kadırga ve 200 asker, savaş gereçleri ve gıda maddeleri geldi. 30 geminin de vaadi bildirildi.
Sakız Adası'nda bulunan
Cenevizliler'den 2 gemi ile 700 asker,
Galata'daki
Cenevizliler'den de 2 gemi ve 300 asker,
İspanya ve adalardan da bazı kuvvetler gelmişti.
Cenova'dan da
Cenevizliler'in teklifi üzerine 500 asker ile 1 gemi gelmişti. Ücretli Türk askeri ise nadiren bulunuyordu. En önemlisi ise
Ceneviz'deki
Giustiniani ailesinden
Giovanni Giustiniani 700 askeri ile yardım ediyordu. Eğer,
Osmanlılar yenilirse
Limni Adası'na düka tayin edebilme hakkına sahip olacaktı. Toplamında ise 20.000 asker
Bizans'ı koruyordu. Gıda durumu ise genellikle
Mora Despotluğu ve
Sakız Adası'ndan karşılanıyordu.
Bizans, ayrıca
İstanbul Surları'na ve
Galata'dan
Sarayburnu'na çekilen zincirlere çok güveniyorlardı.
Edirne'den Konstantinopolis'e Hareket
II. Mehmed, Şubat 1453'de dökülen iri topların İstanbul önlerine götürülmesini emretti. 60 mandanın çektiği topun iki tarafında ikiyüzer asker yürüyor, kaymaması için çaba sarfediliyordu. Karaca Paşa komutasındaki 10.000 kişilik ordu, İstanbul yakınındaki
Vize,
Silivri ve
Ayestefanos kalelerini kuşattı. Nisan ayına gelindiğinde
II. Mehmed, eyalet ve sancaklara orduya katılmaları için haber gönderdi. 5 Nisan 1453'de Osmanlı Ordusu, II. Mehmed'in komutasında İstanbul'a hareket etti. Asker sayısı 50.000 ile 80.000 arasında değişiyordu. Ayrıca önemli hocalardan
Akşemseddin, Akbıyık ve
Molla Gürani de orduda bulunuyordu. 6 Nisan 1453'de 10.000
sipahi Maltepe civarını tuttu. II. Mehmed de Anadolu ve
Haliç'i tutmuştu.
Zağanos Paşa da
Beyoğlu'nu fethetti,
Galata üzerine yürüdü. Aynı gün padişah,
Veli Mahmud Paşa'yı elçi olarak imparatora gönderdi. Ama barış teklifi kabul edilmedi.
KUŞATMA SÜRECİ
II. Mehmet hazırlıklarını tamamladıktan sonra Bizans kralına elçi göndererek şehrin teslim edilmesini istedi. Red cevabı üzerine 6 Nisan 1453 tarihinde İstanbul kuşatmasına başlandı.
Osmanlı Ordusu kenti karadan ve denizden kuşatma altına aldı.
Osmanlı Ordusu surlarda gedikler açtıkça
Bizanslılar surları yeniliyor, Türklerin şehre girişine izin vermiyordu.
Osmanlı Donanmasının da
Bizans'a yardıma gelen
Ceneviz ve
Venedik gemilerine engel olamaması savaşın seyrini değiştirmeye başladı.
Haliç ile
Karaköy arasına çekilen zincirden ötürü Osmanlı donanmasının
Haliç'e girememesi savaşın seyrini Osmanlı aleyhine çeviriyordu. Bu gelişmeleri üzerine
Fatih Sultan Mehmet 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece 72 parça kadırganın karadan yürütülerek Haliç'e indirilmesi emrini verdi.
Dolmabahçe üzerinden Haliç'e indirilen gemilerle savaşın seyri değişmeye başladı.
Kuşatmanın Başlaması
6 Nisan 1453'de barış şartları kabul edilmeyince kuşatma, Topkapı'dan (Sen Rumen) başladı. 12 Nisan'da sürekli bombardıman başladı. 17-18 Nisan'da ise
Prens Adaları Baltaoğlu Süleyman Paşa tarafından fethedildi. 20 Nisan'da Bizans'a yardıma gelen 5 tane Rum ve Latin gemisi
Osmanlı donanması'nı geçerek
Haliç'e girdi. Bu olay, Baltaoğlu Süleyman Paşa'nın azline sebep oldu.
Kaptan-ı Derya Hamza Bey oldu. (1456'ya kadar) Sultan Mehmet ve kumandanlar tarafından donanmanın nasıl
Haliç'i aşabileceği görüşülmeye başlandı. Osmanlı ordusu kuşatmanın uzaması ve surların bir türlü aşılamamış olması ile birlikte çelişkiye düştüler. II. Mehmed bu olay üzerine Akşemsettin Hocayı çağırttı. Akşemsettin Hoca 3 gün fetih için iştihareye yattıgını belirtti ve rüyasına Şeyda Sultan'ın teşfik ettiğini, fetih müjdesini kısmen verdiğini ve II. Mehmed Han'ın Kabrine gelmesini istediğini belirtti. Bunun üzerine II. Mehmed orduyu tekrar toplayarak fetihin gerçekleşeceğini sabırlı olmaları gerektiğini beyan etmiştir.
Gemilerin Karadan Haliç'e İndirilmesi
II. Mehmed, donanmanın karadan yürütülüp
Haliç'e indirilebileceğni belirtti. Birçok vezir ve paşa bu duruma tepki gösterdi. Sultan görüşlere tepki göstererek:
| Biz Peygamber müjdesini gerçekleştirmeye geldik. Biz Sultan Murad Han oğlu Mehmed Han'ız. Allah'ın izni ve yardımı ile imkansızı mümkün yaparız. Davranın, amele bulun, usta bulun! Dolmabahçe'den Beyoğlu sırtlarına doğru geniş bir yol açın. Yol boyunca kızakları döşeyin. Cenevizliler'den yağ alıp kızakları yağlayın. Amma çok gizli tutun. Bizans bu durumu fark etmemeli. |
| |
dedi.
Bunun üzerine 67 (veya 72) parçalık donanmanın Haliç'e indirilmesi kararlaştırıldı. Dolmabahçe'den Beyoğlu sırtlarına uzanan bir yol yapıldı. Kızaklar döşenip, yağlandı. Gemilerin altına konacak arabalar hazırlandı. Çok sayıda manda ve öküz sağlandı. Cenevizli casuslar ise yoğun çalışmayı görüyor, ama kestiremiyorlardı. Bu sırada
Molla Gürani, yanında talebeleriyle geldi.
Molla Gürani, fethin Sultan Mehmet'e gerçekleşeceğini belirterek:
| Hünkarım, fetih size nasip olacaktır. Sakın vazgeçmeyin. Müritlerimle geldim. Kefenlerimiz boynumuzdadır. Ölene kadar fetih yolunda yürümeye andımız var. |
| |
dedi.
Bir gece içerisinde donanma
Haliç'e indirildi. 22 Nisan'da donanma
Haliç'ten ateşe başladı. Bizans Başkumandanı olan
Giovanni Giustiniani ise, donanmanın
Haliç'e indirilmesine inanamıyordu. Ayrıca, bu sırada İstanbul'a padişahın emri ile
Zağanos Paşa tarafından köprü yapıldı.
Şahi Toplarının Yapımı
II. Mehmed,
Konstantinopolis'i almak istiyordu, fakat bu hiç de kolay olmayacaktı. Ancak
II. Mehmed'in tutkusu büyüktü ve bu tutku dehası ve zekasıyla birleşince
Şahi toplarını döktürdü. Topların icadını gerçekleştirecek olan Macar asıllı Urban usta öncesinde top dökme sanatını bıraktığını söylese de üvey kızının ısrarı üzerine topların dökümüne başlamıştır. Şahi toplarının projesi daha öncesinden Urban usta tarafından hazırlanmış vaziyette idi. Bu top kuşatma esnasında
Bizans Surları'nda gedikler açmıştır.
Bizans Elçileriyle Görüşme
II. Mehmed'e Bizans İmparatoru tarafından elçiler gönderildi. İmparator teklifte bulunarak:
| Kuşatma kaldırılırsa padişahın istediği kadar vergi vermeye hazırım. Konstantinopolis surlarına kadar olan bütün topraklar da kendilerinin olsun. Ayrıca şehrin güvenliğinden sorumlu, padişah tarafından tayinine hazırım. |
| |
dedi.
Ancak Sultan bu teklifi kabul etmeyerek:
| Efendinize söyleyin, direnmeyi bırakıp şehri teslim etsin. Bunu yaparsa Mora'nın hakimiyetini kendisine ihsan edeceğiz. Razı olmazsa şehre zorla gireceğiz! Biz Sultan Murad Han oğlu Mehmed Han olarak peygamber müjdesi peşindeyiz. |
| |
dedi.
Meryem Tasvirinin Yere Düşmesi
Konstantinopolis'i koruduğuna inanılan
Meryem'in
Ayasofya’daki bir tasviri
25 Mayıs günü,
Meryem'in tasvirinin
Konstantinopolis'te dolaştırılacağı bildirildi. 26 Mayıs Cumartesi günü de
Meryem'in tasviri şehir boyu dolaştırılmaya başladı. Eğrikapı'ya girerken tasvir yüz üstü yere düştü.
Hıristiyanlar korkuya kapıldı. O sırada ani bir fırtına koptu, sağanak yağmur başladı. Halk bu olayı kötüye yorarak:
| Meryem Ana da Osmanlılar'dan yana! Artık şehrimizi korumuyor. |
| |
dediler.
Fetih sonlanıyor
Osmanlı Donanması'nın
Haliç'e indirilmesi ile birlikte savaşın seyri Osmanlılara döndü. İstanbul'a 19 Nisan, 6 Mayıs ve 12 Mayıs'ta büyük hücumlar düzenlendi fakat şehir ele geçirilmedi. Kuşatma oldukça uzun sürmüş, Osmanlı askerleri moral ve fizikî açıdan kötü duruma düşmüştü. Bu gelişmeler üzerine
II. Mehmed, 29 Mayıs'ta büyük taaruz için emir verdi. 29 Mayıs'ta günün ilk ışıkları ile başlayan taaruz sonucu,
Ulubatlı Hasan'ın Bizans surlarına çıkarak Osmanlı sancağını dikmesi ile Osmanlı ordusu moral kazandı ve savaşa topyekün karşılık verdi. Açılan gediklerin kapatılamaması ve Osmanlı ordusunun topyekün saldırısı karşısında
Konstantinopolis, 29 Mayıs 1453 Salı günü
II. Mehmed'in önderliğindeki Osmanlı birliklerine teslim oldu. Konstantinopolis'in alınması ile birlikte topların deldiği surlardan içeri giren
II. Mehmed, halkın sevgi gösterisi ile karşılandı. Bu fetihten sonra
II. Mehmed,
Fatih unvanını aldı ve
Fatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başladı.
Son Gece ve Fetih
II. Mehmed, 28 Mayıs'ı 29 Mayıs'a bağlayan gece
Akşemseddin'e
Konstantinopolis hakkındaki görüşlerini öğrenmek için Ahmet Paşa'yı gönderdi.
Akşemseddin ise şehrin yarın fethedileceğini söyledi.
Konstantinopolis'te ise
XI. Konstantin,
Ayasofya'dan çıkınca, atına binip askeri mevkileri dolaştı. Halkı ve askerleri heyecandıracak konuşmalar yaptı. Osmanlı tarafının kesin hücuma kalkacağı
Galata'daki
Cenevizliler ile Osmanlı Rumları tarafından
XI. Konstantin'e bildirilmişti.
II. Mehmed ise 29 Mayıs günü şehrin fethedileceğini belirterek:
| Ya ben Konstantiniyye'yi alırım ya da Konstantiniyye beni! |
| |
demişti.
29 Mayıs sabahı, namazını kıldıktan sonra atına binen II. Mehmed, maiyetiyle birlikte ön safa geldi. Verilen emirle toplar ateşlendi. Osmanlı Ordusu hücuma başladı.
Lağımcılar kaleyi patlatmaya çalışırken, Bizans askeri de
kaynar katranları surların üzerinden Osmanlı askerlerine döküyordu. Padişah ise Topkapı önlerinde demir
topuz ile savaşıyordu. Bu sırada
Giovanni Giustiniani ağır yaralandı. Konstantin'den tedavi için izin istediği zaman Konstantin:
| Yaranız ağır değildir; bununla beraber, buradan nasıl çıkacaksınız? |
| |
diye sordu. Giovanni ise:
| Cenab-ı Hakk'ın Türklere açmış olduğu yolu takip edeceğim. |
| |
dedi. Ardından da
Galata'ya sığındı ve orada öldü.
700 kişilik birliğiyle gelen
Giovanni, bölgeyi terk edince
Bizans ordusu iyice bozulmaya başladı.
Ulubatlı Hasan adlı bir yeniçeri ise 30 arkadaşı ile kaleye tırmanıyordu. Bizanslılar sekizini ok ve top atışlarıyla vurmuş olsalar da 22 kişi surlara tırmandı ama kısa sürede ok ve top atışlarında yaralandı.
Ulubatlı Hasan ise sancağı kaleye dikti. Ancak ok darbeleri ve açılan ateşlerle orada vefat etti. Söylediği son söz ise:
| Allah'ım bu sancağı buradan indirme! |
| |
idi.
Bir Yeniçeri müfrezesi
Ulubatlı Hasan'ın naaşını
II. Mehmed'in huzuruna getirir. Padişah, cenazeyi gözlerinden öperek:
demiştir.
Bu sırada imparator öldü. İmparatorun ölümü ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Aynı zamanda veliahtlardan Kantakuzen de ölmüştü.
Şehzade Orhan ise intihar etmişti. Bu sırada
II. Mehmed,
Topkapı'dan şehre girdi. Böylece şehir fethedildi.
II. Mehmed,
Fatih ünvanını aldı. Bu sırada Giritli askerler bahçede halen çatışma içindeydi. Fatih bunları görünce, silahlarıyla beraber
Girit'e dönmelerine izin vermiştir. Daha sonra Bizans Patriği'ni telkin ederek:
| Ben Sultan Mehmed, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız. |
| |
dedi ve sancağı burçlarda gördüğüne sevinerek:
| Aciz, fakir kulun Mehmed'e bu günleri gösterdiğin için sana şükürler olsun Rabbim! |
| |
dedi.
Konstantinopolis halkının bir kısmı ise hala umutluydu. Çünkü
Çemberlitaş Sütunu inançlarına göre Türklerin şehre girmesini önleyecekti. Ancak Çemberlitaş da geçildi ve
Ayasofya'ya varıldı. Fatih Sultan Mehmed Ayasofya'nın camiye çevrilmesi emrini verdi.
Çandarlı Halil Paşa'nın İdamı
Çandarlı ailesi öteden beri
Osmanlı İmparatorluğu'na büyük hizmetler vermişti. Ancak,
Çandarlı Halil Paşa'nın Bizans ile uzlaştığı söylentileri yayılıyordu. Ayrıca
Çandarlı Halil Paşa'nın kuşatma sırasında
"Kuşatmanın Kaldırılması" yolunda teklifleri de olmuştu. Fatih, o zaman için olayın üzerine yürümemişti.
Bizans'ın son megadükü Lukas Notaras'a niye bu kadar direndiklerini sorduklarında da:
| Çandarlı imparatorumuzdan gizlice dayanmasını istemişti. |
| |
demesi üzerine soruşturma büyüdü. Ve
Çandarlı önce tutuklanıp, sonra da 10 Temmuz 1453'te idam edildi.
Edirne'deki idamına kadar,
Yedikule Zindanları'na kapatıldı.
Çandarlı Halil Paşa, ilk günler bir başvezirin ağırlığına yakışır şekilde zindandaki hücresinde ağırlandı. Son ana kadar idam edileceğine inanmamakta direndi, çünkü kendisinden önce idam edilmiş başka bir vezir yoktu. Üstelik ailesi, kısa aralıklarla tam 154 yıldır iktidardaydı.
İdamından önce gözlerine mil çekilirken, cellat:
| - Padişahın yüzüne dik bakanların akıbeti işte budur. |
| |
dediğinde,
| - Zağanos'un bayramı olsun, ahrette iki elim yakasındadır. |
| |
diye mukabele etmeyi başardı.
Gerçekten de zindanda bulunduğu bir buçuk ay boyunca,
Zağanos Paşa, aleni olarak
Çandarlı ve etrafındaki tüm Türk beylerinin hain oldukları propagandasını başarıyla yaymış, kilit noktalardaki diğer Türk paşaları ve beylerini de benzer akıbetlere sürüklemişti.
Çandarlı'nın 120.000 dükalık hazinesi ve tüm mal varlığı
müsadere edildi. Böylelikle, Osmanlı devletinde devşirmelerin hakimiyet kuracağı dönem açılmış oldu. Sadrazamlığa
Zağanos Paşa getirildi.
Fethin Avrupa'daki Yankıları
İstanbul'un fethi
Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. Başta
Vatikan ve
Sırbistan Prensliği sıranın kendilerine geldiğini düşünmekteydi. Papa'nın önderliğinde bir
Haçlı Ordusu toplanmak istendiyse de
Avrupa'nın o dönemki iç siyaset karışıklıklarından ötürü bu gerçekleştirilemedi. Yunanlar,
Doğu Roma'nın mirasçısı olduklarını iddia ettiler. Bu iddialar üzerine Doğu Roma’nın yaşayan son prensleri
Mora Yarımadası'nda Fatih'in emri ile öldürüldü. İstanbul'un fethi ile birçok bilim adamının
İstanbul'dan
Avrupa'ya kaçarak Rönesans hareketini başlatmışlardır