Yüreğim hasretin narında yanarken, ben üşüyorum alevden gecede. Yatağım soğuk mermer, yastığım taş sanki. Uykular yalan ömrüme tuzak. Gönlümden de, gözümden de çok uzak. Uyuyamıyorum kaç zamandır.
Ağır aksak doğruluyorum uzandığım yerden. Hızlı hareket edersem, düşünceler saçılacak sanki ulu orta her yere. Aralanmış perdeden süzülen sokak lambasının ışığı tuhaf bir huzur veriyor bana. Ruhumun aynasından yansıyor aydınlık. Usulca arşınlıyorum evin tüm odalarını.
Canım cendereye giriyor. Kendimi zor atıyorum bahçeye. Ayakkabılarımı giymiyorum. Toprağa basmak, yalınayak yürümek istiyorum.
Altından bir tepsi gibi gökyüzünde dolunay. Çekirge sesleri, kurbağa sesleri yankılanıyor gecenin sessizliğinde. Bahçemdeki çiçeklerin kokusu, tılsımlı bir tütsü adeta, sarıyor beni. Alıp götürüyor uzaklara. Hoş bir esinti yüzümü okşuyor. Şimdi daha iyi hissediyorum kendimi.
Ayaklarıma batan küçük çakıl taşlarını umursamıyorum. Hızlı adımlarla ilerliyorum ağaçların arasından ve uzanıveriyorum hamağın üzerine. Çocukluğum geliyor hatırıma. Dudaklarıma belirsiz bir gülümseme yayılıyor, buruk bir tebessüm.
Uzaktan göz kırpan yıldızlara takılıyor gözlerim. Bu alevden gecede buz tutuyor sözlerim.
Ve düşünceler...
Düşünceler ruhuma kelepçe…
Düşünceler sevgiliye dilekçe..
Düşünceler zehir, düşünceler acı…
Düşünceler… Düşünceler darağacı…
Yakınında iken uzak kalmak mı, yoksa uzağında iken yüreğinde olmak mı?
Hangisi daha çok yakar canımı, hangisi yüreğimi daha çok kanatır bilmiyorum doğrusu. Bildiğim tek şey, sensizliğin her hücremi usul usul işgal ettiği.
Direnmiyorum. Gönüllü esaret benimki. Öyle bir esaret ki, hürriyetleri kıskandıracak türden. Asrın girdabında erirken zaman, yüreğim hasretin anaforunda yitiyor.
Bu sensizlik, bu ıssızlık ve bu boğucu sessizlik nereye varır, bu yol beni neye götürür acep? Vuslat ne yana düşer, sıla ne yana?
Bülbüle kucak açsam,
Bahtıma kuzgun düşüyor.
Dedim ya..
Bu gece havada yıldızlar,
Dağda kar üşüyor.
Birkaç ateş böceği oynaşıyor kendince. Bir işaret fişeği gibi saplanıyor koynuna gecenin. Bir bir düşüyor sevdanın tüm kaleleri. Hükmü yok artık hecenin. Açıyorum gönül kapılarımı. Azatlığın zirvesindeyim..
Gözüm sen..
Gönlüm sen
Aklım sen
Fikrim sen
Nereye baksam sen
Neyi görsem sen
Varlığım tümce sen..
Toprak sen kokuyor
Yaprak sen..
Bu ne yaman çelişki
Bu ne girift bilmece
Bunca doluyken seninle
Sensizlikte boğulan ben
Anlıyorum ki
Bu sevdanın adı hasret
Bu gece
Hayaletler ağırladım
Yüreğimin tenhasında
Gölgeler uzadı
Çoğaldı gölgeler
Yalnızlığın deminde
Koynundayım gecenin
Aşıkların dilinde
Hükmü yok artık hecenin
Şahittir İstanbul
Çirkin çirkin adamlar
Ellerinde silahlar var
Tam karşımda durdular
Eyvah aşkı vurdular..
...
Aşkı vurdular
0 yorum:
Yorum Gönder