Pages

Subscribe:

CEVŞEN DUASI

B

6 Şubat 2015 Cuma

Yağmur

Click the image to open in full size.


Yıllardır bozbulanık suları yudumladım 

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları 
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım 




Hasretin alev alev içime bir ân düştü 
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü 
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde 
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü 




Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım 
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı 
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım 




Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü 
Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü 
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe 
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü 




Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım 
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış, mâzide 
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım 




Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü 
Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü 
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin 
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü 




Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım 
O mücellâ çehreni izleseydim ebedî 
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım 




Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü 
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü 
Kâtil sinekler deldi hicâbın perdesini 
İstiklâl boşluğunda arılar nâdân düştü. 




Bazen kendine âşık deli bir fırtınaydım 
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak 
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım 




Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü 
Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü 
Sana meftûn ve hayran, sana râm olanlara 
Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü 




Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryâdım 
Tereddüt oymak oymak kemirdi gurûrumu 
Bahîra'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım 

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü 
Kırıldı adâletin kılıcı, kalkan düştü 
Mahkûmlar yargılıyor, hâkimler mahkûm şimdi 
Hakların temeline sanki bir volkan düştü 


Devlerin esrarını aynalara sorsaydım 
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler 
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım 


Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü 
İlkin karardı yollar; sonra heyelân düştü 
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer 
Sensizlik diyârından püsküllü yalan düştü 


Madenî arzuların ardında seyre daldım 
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini 
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım 


Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü 
Tersine döndü herşey sanki; âsûman düştü 
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayalî 
Hazîndir ki, dertleri aşmaya ummân düştü 


Saatlerin ardında hep kendimi aradım 
Bir melâl zincirine takıldı parmaklarım 
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım 


Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü 
Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü 
Bir kölelik ruhuna mahkûm olunca gönül 
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü 


Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım 
Güzellik şâhikası gülümserdi yüzüme 
Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım 


Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryân düştü 
Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü 
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan 
Sensizlikten bozulan dengeye ziyân düştü 


Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım 
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım 


Yağmur, sayrılığıma seninle dermâan düştü 
Beynimin merkezine ölümsüz fermân düştü 
Silindi hayalimden bütün efsûnu ömrün 
Bir dönüm noktasında aklıma Rahmân düştü

NURULLAH GENÇ

Click the image to open in full size.

0 yorum: