Pages

Subscribe:

CEVŞEN DUASI

B

29 Kasım 2017 Çarşamba

SENİ SEVDİM EFENDİM...






SENİ SEVDİM EFENDİM...

 Herkes canını verecek kadar seni severken, kimseye yük olmamak için, kendi işini kendin yapışını sevdim. 

 Başının ağrıdığını öğrendiğimde, başımın ağrısını sevdim. 

 Kuşu ölen çocuğun evine taziyeye gittiğinde... Anne ve yavru köpekler için koskoca ordunun yolunu değiştirdiğinde, merhameti sevdim, hayvanları sevdim.. 

 "Benim çocuğum yok,ardımdan okuyacak kimse olmayacak" diye ağlayan Hz.Bilal'i, "Üzülme! Ümmeti Muhammed her ezandan sonra sana okuyacak" diye teselli edişini sevdim. 

 Bir gün,oturarak namaz kıldığını gören Ebu Hureyre'nin "Ey Allah'ın elçisi, hasta mısın?" sorusuna, "Hayır, açım!" deyişini sevdim. 

 O kadar uzun süre hiç aç kalmadım ben ama, kızın Hz.Fatma'ya, "Vallahi kızım,üç gündür baban bir şey yememiştir." deyişinde, açlığı sevdim. 

 Hz.Hatice'ye düğün için hediye ettiğin gülleri sevdim... "Hatice'nin sevgisi benim rızkımdır." deyişini sevdim. 

 "Beni nasıl seviyorsun?" diye soran Hz.Ayşe'ye, "kördüğüm gibi" cevabını... Ve zaman zaman "kördüğüm ne alemde?" sorusuna, "ilk günkü gibi" deyişini sevdim. 

 Sevgili kızın Hz.Fatma,her yanına girdiğinde,ayağa kalkıp karşılamanı, "hoşgeldin kızım" diye öpmeni, elinden tutup,yanına oturtmanı sevdim.

 Hz.Ali ile Hz.Fatma'yı evlendirirken,ikisini karşına alıp, "Ey Ali, kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma, sen de onun kölesisin" deyişini sevdim.

 Mirâc'a çıktığında, Allah Teala, "Seni ne ile şereflendireyim?" dediğinde, "Beni Sana kullukla şereflendir" deyişini sevdim. 

 Yine mirâçta Rabbim "İste! Ne isteğin varsa vereyim" dediğinde, secdeye kapanıp, gözyaşlarıyla "Senden ümmetimi istiyorum" deyişini sevdim. 

 Refik-i Alâ'ya, Yüce Dost'a giderken, "Sizi kevser ırmağı başında bekleyeceğim. Bana kavuşmak isteyen, elini ve dilini kötülüklerden çeksin." deyişini sevdim. 

 Ve Rabbimizin, "Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir,merhametlidir (Tevbe-128) deyişiyle, seni sevdim. 

 Ve Rabbimizin, "Şüphesiz ki, Allah ve melekleri, Peygamber'e çokça salât ederler (överler,yüceltirler). Ey müminler! Siz de O'na salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin."(Ahzab-56) buyurmasıyla,🌹🌹🌹SENİ DAHA ÇOK SEVDİM 🌹🌹🌹
Hayırlı vakitler hepimize💐

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Nedir bu kavgan kendinle be belalı? Rahat bırak kalbini, "o" sevdalı.

carosurreal ile ilgili görsel sonucu 

Nedir bu kavgan kendinle be belalı?
Rahat bırak kalbini, "o" sevdalı.


Bi' soluklan, bi' dinle. Bi' bak ne söylüyor. Bi' duy içindeki çığlığı, feryadı.


4 Temmuz 2017 Salı

Hayırdır inşallah…

terkedip gittin ile ilgili görsel sonucu  

bir rüya gördüm,içinde sen
beni terkedip gitmişsin,beni yok etmişsin
hayırdır inşallah…

dön diyorum dönmüyorsun
kal diyorum ağlıyorsun
ne yaptığını bilmiyorsun
hayırdır inşallah

dön diyorum dönmüyorsun
kal diyorum gidiyorsun
bir karar bile vermiyorsun
hayırdır inşallah

bu rüya nerden çıktı geldi sahi
aradan kaç yıl geçti yoktun hani
seni çok özlemişim görmeyeli
hayırdır inşallah

bu kaçıncı ayrılık ayrılık hali
aşkımız şarkılarda hayat fani
terler içinde kaldım uyandım ani
hayırdır inşallah…

YAŞAR 


21 Haziran 2017 Çarşamba

UYANDIRMA SERVİSİ


[UYANDIRMA SERVİSİ]

Sahâbeden Enes b. Malik (r.a.) ve Sehl b. Sad es-Sâidînin rivayetine göre sahibimiz Resûlullah efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Allahım, hayat âhiret hayatıdır, başka hayat yoktur" ve yine bu meyanda ✓Cennete girdim. Kapı kanatlarında altınla yazılmış şu üç satırı gördüm: Birinci satır: "La ilahe illallah Muhammedün Resulallah" İkinci satır: "Önden gönderdiğimizi bulduk. Yediğimizi kar ettik. Geride bıraktıklarımızı kaybettik." Üçüncü satır: "Ümmet günahkar, Rab ise mağfiret sahibidir" ✓ Bir kimse üç kere, "La ilahe illallahül halimül kerim, subhanellahi Rabbis semavatis seb'î ve Rabbil Arşil Azim" derse, Kadir gecesine erişmiş gibi olur. ✓ Gece uyanıp da döşeklerinde döndüklerinde: "La ilahe illallahül vahidül kahhar, Rabbis semavati vel ardı vema beynehümel Azizül gaffar" buyururlardı. ✓ Lâ ilâhe illallâh benim kalemdir. Her kim benim kaleme sığınırsa selâmette olur, cennete girer.

Buradaki cennet, zat cennetinden ibaret olup hadis "İki oluşta ve âlemde Allah'tan başka varlık bulunmadığını bilen/bulan kimse Sübhan'ın varlık cennetine, ilâhî zâta dâhil ve vâsıl olur" demektir.

Bir adam uykuda, misal âleminde kendisini süslü bir bahçede veya yüksek bir köşkte görse uyandığında, gerçek hayatta yüksek bir mertebeye, şerefli bir makama vâsıl olacağına işarettir.

Yine O'nun tarifine göre uyku ölümün kardeşi ise rüyada gösterilenlerin âhirette görülecek cinsinden olması iktiza eder. Bu hallere uygun uyku sûretlerinin uhrevî suretler cinsinden olduğu sâbit olunca kelâm-ı kadîmde tavsif olunan cennet, huri, ateş, azap gibi şeylerin herbirinin kendisine uygun bir makama işaret ettiği şeksiz, şüphesiz açığa çıkar.

Vakit temam olduysa, kadrini bil ve artık uyan da (ölmeden önce ölerek) cennet(birlik) ve cehennemin (ayrılık) hakikatini bil, kendi.nde bul.

Bu hayatta yaşananlar ahiret hayatının, gerçek hayatın rüyasıdır. Evet dünyada uykudayız; bir ömür gündüz rûyâsıdır gösterilen... Tabiri, ancak orada; er yârın Hak dîvânında bellolur.

Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat (gerçek bilinç) odur. Keşke bilmiş olsalardı. [29:64]




[UYANDIRMA SERVİSİ]

Sahâbeden Enes b. Malik (r.a.) ve Sehl b. Sad es-Sâidînin rivayetine göre sahibimiz Resûlullah efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Allahım, hayat âhiret hayatıdır, başka hayat yoktur" ve yine bu meyanda ✓Cennete girdim. Kapı kanatlarında altınla yazılmış şu üç satırı gördüm: Birinci satır: "La ilahe illallah Muhammedün Resulallah" İkinci satır: "Önden gönderdiğimizi bulduk. Yediğimizi kar ettik. Geride bıraktıklarımızı kaybettik." Üçüncü satır: "Ümmet günahkar, Rab ise mağfiret sahibidir" ✓ Bir kimse üç kere, "La ilahe illallahül halimül kerim, subhanellahi Rabbis semavatis seb'î ve Rabbil Arşil Azim" derse, Kadir gecesine erişmiş gibi olur. ✓ Gece uyanıp da döşeklerinde döndüklerinde: "La ilahe illallahül vahidül kahhar, Rabbis semavati vel ardı vema beynehümel Azizül gaffar" buyururlardı. ✓ Lâ ilâhe illallâh benim kalemdir. Her kim benim kaleme sığınırsa selâmette olur, cennete girer.

Buradaki cennet, zat cennetinden ibaret olup hadis "İki oluşta ve âlemde Allah'tan başka varlık bulunmadığını bilen/bulan kimse Sübhan'ın varlık cennetine, ilâhî zâta dâhil ve vâsıl olur" demektir.

Bir adam uykuda, misal âleminde kendisini süslü bir bahçede veya yüksek bir köşkte görse uyandığında, gerçek hayatta yüksek bir mertebeye, şerefli bir makama vâsıl olacağına işarettir.

Yine O'nun tarifine göre uyku ölümün kardeşi ise rüyada gösterilenlerin âhirette görülecek cinsinden olması iktiza eder. Bu hallere uygun uyku sûretlerinin uhrevî suretler cinsinden olduğu sâbit olunca kelâm-ı kadîmde tavsif olunan cennet, huri, ateş, azap gibi şeylerin herbirinin kendisine uygun bir makama işaret ettiği şeksiz, şüphesiz açığa çıkar.

Vakit temam olduysa, kadrini bil ve artık uyan da (ölmeden önce ölerek) cennet(birlik) ve cehennemin (ayrılık) hakikatini bil, kendi.nde bul.

Bu hayatta yaşananlar ahiret hayatının, gerçek hayatın rüyasıdır. Evet dünyada uykudayız; bir ömür gündüz rûyâsıdır gösterilen... Tabiri, ancak orada; er yârın Hak dîvânında bellolur.

Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat (gerçek bilinç) odur. Keşke bilmiş olsalardı. [29:64]


KADİR GECESİ...

evren ile ilgili görsel sonucu




KADİR GECESİ


Kur'ân-ı Kerim'in inmeye başladığı Ramazan ayı'nın yirmi yedinci gecesi İslâm'da en kutsal ve faziletli gece Kadir gecesidir Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır Kur'ân-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:



"Doğrusu biz Kur'ân'ı Kadir gecesinde indirmişizdir Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir " (Kadir sûresi, 97/ 1-5)



Bu sûrenin inişi hakkında değişik rivâyetler vardır Bunlardan biri şöyledir:

Bir kere Rasûlüllah (sas) Ashab-ı Kirâma İsrailoğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti Ashabın buna hayret etmeleri üzerine Cenabı Hak bu Kadir sûresini indirmiştir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313)



Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır Çünkü:

a) Kur'ân-ı Kerim bu gecede inmeye başlamıştır

b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir
c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Teâlâ'nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312)
d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner
e) Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü'mine selam verirler



Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir Hz Peygamber (sas) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" (Buhârî, Leyletü'l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216) buyurmuştur



Zir b Hubeyş diyor ki, Übey b Ka'b'a sordum: Kardeşin Abdullah b Mes'ud: "Yıl boyunca ibadet eden Kadir gecesine isabet eder" diyor, dedim



Übey b Ka'b dedi ki: "Allah İbn Mes'ud'a rahmet eylesin O, insanların Kadir gecesine güvenmemelerini istemiştir Yoksa Kadir gecesinin, Ramazanda, Ramazanın da son on günü içerisinde yirmi yedinci gecesinde olduğunu biliyordu" dedi



"- Bunu neye dayanarak söylüyorsun, Ey Ebü'l-Münzir (Übey b Ka'b'ın lakabı)" dedim Übey;



"- Ben bunu Rasûlüllah (sas)'in bize haber vermiş olduğu alametle söylüyorum ki, o da, "o gün güneş şuasız olarak doğar" dedi (Müslim, Sıyam, 220)



İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur Bunlar:



Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; beş vakit içerisinde Salât-ı vusta; ilâhî isimler içerisinde İsm-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-ı ilâhî; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür Bunların gizli tutulmasından maksat mü'minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalar] sağlamaktır Mü'minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir Ebû Hüreyre (ra)'ın rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur:



"Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Kadir, 1)



Kadir gecesinde neler yapılabilir:


Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur'ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli



Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir Kazası yoksa nafile kılar



Süfyan-ı Sevrî: "Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir" (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313) demiştir



Hz Aişe validemiz demiştir ki; Rasûlüllah (sas)'e:



"- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum Rasûlüllah (sas):



"- Allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fu annî: Allah'ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet" diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314)

Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir Bu da kişinin imanını tazeler Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler  

İlgili resim


20 Haziran 2017 Salı

Tecrübe ile sabittir.

Tecrübe ile sabittir.

Yasin süresinin son 2 ayeti 1001 kere okudunmu kabul olmayacak dua yok biiznillah( Allah'in izni ile)..  Ramazanın son 10 günü içerisinde okunması gerekli.  tüm dualarimizin kabul olması dileğiyle yardım bekleyen herkese iletelim..
 Rabbim şifa versin korktuklariniza ugratmasin.

Son iki ayet

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu).

1. innemâ : sadece
2. emru-hu : onun emri
3. izâ erâde : irade ettiği, dilediği zaman
4. şey'en : bir şey
5. en yekûle : söylemek, demek
6. lehu : ona
7. kun : ol
8. fe : artık, böylece, hemen
9. yekûnu : olur

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn(turceûne).

1. fe : işte
2. subhâne : (o) sübhandır, herşeyden münezzehtir
3. ellezî : ki o, ... o dur
4. bi yedi-hî : onun elinde
5. melekûtu : melekût, mülk ve hükümranlık
6. kulli şey'in : herşey
7. ve ileyhi : ve ona
8. turceûne : döndürüleceksiniz

13 Haziran 2017 Salı

Cezâsı aynı (İki ay kesintisiz oruç) iki suç: Hataen bir cana kıyma [4:92] ve kasten orucu incitme. Demek orucun da bir cânı var; kıyman!



Cezâsı aynı (İki ay kesintisiz oruç) iki suç:
Hataen bir cana kıyma [4:92] ve kasten orucu incitme.
Demek orucun da bir cânı var; kıyman!


VAKTİDİR...




Lî-ma'allâh'a erişir cezbe-i Rahmân ile,
Câmi-i kalbinde sıdk ile idenler i’tikâf

Çün ezân-ı hâlı Haktan banladık Beş namâzın sırrın hakîkat anladık Mescid-i dilden edenler i’tikâf Bin gecemiz on gün oldu tanladık

  

Çün ezân-ı hâlı Haktan banladık Beş namâzın sırrın hakîkat anladık Mescid-i dilden edenler i’tikâf Bin gecemiz on gün oldu tanladık

Doğum günün kutlu olsun...


Mutlu ol her gününde 
Hayatın her yerinde 
Mutlu ol doğum gününde 
Sevinçlerin senin elinde 
Dilek tut hislerinde 
Kabul olur doğum gününde 

enterasan pastalar ile ilgili görsel sonucu

Sevgiliyi hiçbir şey unutturamıyorsa âşıksın, herşey sevgiliyi hatırlatıyorsa unutkan!

sevgiliyi hiçbir şey unutturamıyorsa aşıksın ile ilgili görsel sonucu

9 Haziran 2017 Cuma

Bir gönül arıyorum, bir gönül, bir gönül!

  


Bir gönül arıyorum. Neye nazargâh ve kime mekan olduğunun şuuruyla, içinde O’ndan ve onun rızası için olanlardan başka hiç bir şeyi barındırmayacak; Çalab’a taht oluş zevkiyle cümle taçlardan geçecek bir gönül. 


Bunu başarmaya gücünün yetmediği yerde,  bu davayı halletmiş bir gönül sahibinin gönlüne girebilmenin, aynı nimete eş ve denk olduğunu bilerek, bu dertle yanıp yakılacak, didinip çırpınacak ve nihayet gönle girebilenlerden olmakla ‘gönül’ sıfatını kendisi de hak edecek bir gönül.
Bir gönül arıyorum. Kişi sevdiğinin sözünü tutar ve sevdiğine benzer ölçüleriyle kendisini tartacak, kimi yahut neyi sevdiğini bu teraziyle mertçe tespit edecek ve böylelikle ‘kişi sevdiğiyle beraberdir’ hakikatinin kendisi için bir müjde mi yoksa bir korku olarak mı tecelli edeceğinin muhasebe ve muhakemesini yapacak bir gönül. Beraber olmak istediklerini seviyorsa, bu birlikteliği daha fazla ve yakın kılmak için benzeme ve söz tutma hususlarında gayretini artıracak; fakat sevip gönül verdikleri kişiler ebedi alemde beraber olmak istemeyeceği kimseler ise onlardan burada ve şimdi yüz çevirecek bir gönül...
Bir gönül arıyorum. Cennet olmasa dahi, elinden iyilerden olmaktan ve iyilik yapmaktan başka bir şey gelmeyecek; cehennem olmasa dahi kötülük etmeye ve kötülerden olmaya kabiliyeti olmayacak bir gönül. Ne sevabı cennet arzusuyla işleyecek, ne günahtan cehennem korkusuyla kaçacak; cennet ve cehennemin Rabbine duyduğu sevgi ve o sevgiyi kaybetme korkusu ile istese de günah işleyemeyecek, istemese de her halini ibadet zevkine bürüyecek bir gönül.
Bir gönül arıyorum. Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve rızasının nerede saklı olduğunu bilemediği için, iyi ve güzel olan işlerin; gazap ve celalinin nerede saklı olduğunu bilemediği için yanlış ve çirkin işlerin en küçüğüne bile büyük muamelesi yapacak ve bu inceler incesi muamele sebebiyle günahın en küçüğünden aslandan kaçarcasına kaçarken sevabın en küçüğüne gül bahçesine koşarcasına koşacak.
Bir gönül arıyorum. Allah dostunun ifadesi ile, akıllı bir gönül. Dünyaya da ahirete de çalışmayan delidir; ya dünyaya ya ahirete çalışan yarım akıllı... Akıllı o kimseye derler ki hem dünyaya çalışır hem ahirete. Dışarıda bakıldığında dünya için yapıldığı hissi veren en alelade işlerini dahi, yaptığı sağlam ve halis niyetle ahiret akçesi eyleyebilen bir gönül...
Bir gönül arıyorum. Bu işin yalnızca ibadet etmekle olmayacağının da, ibadet olmadan bu işin asla olmayacağının da farkında bir gönül. ‘Savm u salat u hacc ile’ zahidin işinin bitmeyeceğini, ancak savm salat ve hac olmaksızın da irfanın ele geçmeyeceğini idrak ederek, yaptığı her bir salih ameli, sahtesinden bir ahiret akçesi olarak görecek bir gönül. Yarın o pazara varıldığında akçesi olmayana meta verilmediğini, akçesine güvenenin halinin harap olduğunu ama avuçlarında mahcubiyetle tuttuğu sahte akçeleri utanarak uzatanların tebessümle karşılandığını bilecek bir gönül. Bu bilişle yaptığı her ibadetin öncesinde; layık olamayışının hüznüyle, sonrasında ise hakkını veremeyişin ezikliğiyle istiğfar edecek; ibadetine karşılık bir mükafat  beklemek edepsizliğine düşmek bir yana, ibadet edebilenlerden olmanın mükafatların en büyüğü olduğunu bilerek istiğfarına şükrünü katık eyleyecek bir gönül.
Bir gönül arıyorum. Bir günahkar gördüğü vakit, ‘Bana verilen nimetler ona lütfedilseydi o benden çok daha iyi bir insan olurdu, onun imtihanı bana verilseydi ben ondan daha beter bir hale düşerdim’  diye düşünerek, karşılaştığı herkesi kendisinden daha iyi ve faziletli bilecek bir gönül. Bir başkasında hata ve noksan gördüğü vakit, ‘şayet bu hata ve kusur bende olmasaydı bir başkasında da görebilmem mümkün olmazdı’ şuuruyla, elde gördüğü her yanlışta kendisinde düzeltilmeye muhtaç bir hal olduğunu fark edecek,  ‘hata yapanın değil görenindir’ düsturuna ram olarak, kainatta en ufak bir noksan göremeyesiye tam ve kâmil olma derdine düşecek bir gönül.
Bir gönül arıyorum. Bir velinin muazzam yakarışından yükselen ‘ Yâ Rabbi kusurlarımı senin katında az bile olsalar benim gözümde çok eyle ki azaltmaya gayret edebileyim ve iyiliklerimi senin katında çok bile olsalar benim nazarımda az eyle ki çoğaltma derdine düşeyim’ hikmetinden aldığı nasiple, kendisini her hâl ve kârda, daima kötülerden bilecek bir gönül. Kötülerdenim şuurunun iyilerden olmaya uzanan yol olduğunu, kötülerden olmaya aralanan kapının iyilerdenim zannı olduğunu idrak edişiyle, nazar ber-kadem’i tavus kuşunun ahvalince kendisinde tablolaştırabilen bir gönül.
Bir gönül arıyorum. Herhangi bir musibet, hastalık yahut dertle sınanmadığı vakitler ‘acaba ne hata ettim ki Rabbim beni unuttu’ endişesiyle boyun büküp hamd içre yakaracak; kendisine bir nimet ihsan edildiği vakit ‘yoksa iyiliklerimin karşılığı bu dünyada mı veriliyor’ tedirginliği ile istiğfar içre hamd edecek bir gönül.
Bir gönül arıyorum. Bu dünyada yaratılmışlara nasıl muamele ediyorsa yarın Hakk'ın divanında kendisine öyle muamele edileceğinin farkında; fakat yarın bana iyi muamele etsinler tüccarlığı ile değil; güzelin yarattığına çirkin muamele edilmez safiyeti ile güzel ahlakı kendisine mülk eyleyen bir gönül.
Bir gönül arıyorum, bir gönül, bir gönül!
Nerede bulacağımı bilmeden. Nasıl bulunacağını bilemeden. Bulursam ne olacağından habersiz. Arıyorum sadece. Kelimelerin cerzebesinde, tesbihlerin tıkırtısında, gafletin kucağında, arifin sükutunda, aşığın nazarında, gecenin koynunda, gündüzün keşmekeşinde, akla gelebilecek her zaman ve her yerde hep bir gönül arıyorum.
İçimden başka yerde bulmayacağımı anlayacak kadar dolandım taşralarda, aradığımın içimde saklandığını bilecek kadar taşra kesildim kendime. Bulamadıkça huzursuz, olamadıkça mahzun, bazen bulmak diye bir şeyin olmadığını bilmekle, bazen olmak diye bir şeyin sonunun olmadığını sezmekle şaşkınım, ama hep o bir gönlü arıyorum.
Nur topu gibi bir orucu daha oluyor o sıra Aziz İstanbul’un.
İki sevincin birini iftarın oluşundan, diğerini kendi olamayışımdan biliyorum.

SERDAR TUNCER

2 Haziran 2017 Cuma

Cuma mız mübarek olsun

Burun burkan çöplüklerde açan çiçekleri gör,hayret !
Kötülük bahçesine iyilik tohumları ekmek içindir,gayret...

Cuma mız mübarek olsun ...("afg")

Can kardeşimden gelen Cuma mesajı.İyi varsın kardeşim sağolasın varolasın selam ve dua ile.

carosurreal ile ilgili görsel sonucu  

foto-carosurreal

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Etrafda ki bunca sahtelik içinde bir özüme, birde Allah'a sığınırım... Bu yüzden hayatı o sevmediğim insanların içinde ama herkesden fersah fersah uzakta izleyişlerim...

Etraf da ki bunca sahtelik içinde bir özüme, birde Allah'a sığınırım... Bu yüzden hayatı o sevmediğim insanların içinde ama herkes den fersah fersah uzakta izleyişlerim ... 



İlgili resim

Güneş vururken penceremden içeri, dışarının soğuğuna inat çayımın dumanında dem tutar zemheri ayazı yemiş düşlerim...

  
Güneş vururken penceremden içeri, dışarının soğuğuna inat çayımın dumanında dem tutar zemheri ayazı yemiş düşlerim... 


İlgili resim

Zannedersin suretin cirmi sagir,,Sende cem olmuştur âlemi kebîr



دواؤك فيك وما تشعرداؤك منك وما تبصر
تحسب أنك جرم صغيروفيك انطوى العالم الأكبر
Zannedersin suretin cirmi sagîr
Sende cem olmuştur âlemi kebîr

Mazhar itdün zâtuna çün Âdem'i Seyr itdürdün on sekiz bin ‘âlemi [SEN NE İMİŞSİN] Kalptedir sırr-ı Zât Kalbin aksi kâinat

 

Mazhar itdün zâtuna çün Âdem'i Seyr itdürdün on sekiz bin ‘âlemi [SEN NE İMİŞSİN] Kalptedir sırr-ı Zât Kalbin aksi kâinat

EV SAHİBİ, EVDEDİR..



EV SAHİBİ, EVDEDİR Hak te’âlâ varlığı Âdemdedir Ev anundur ol bu evde demdedir Bildi şeytân bu sırrı gamdadır Ol sebebden ta ebed mâtemdedir

Bir.dîğerini görmek için ikilik gerekir. İki mevcûdiyet yok ki biri diğerini görsün. Sâhi ihsân nedir? Kendini unutagör; kulluğu gör.ünsün!



Bir.dîğerini görmek için ikilik gerekir. İki mevcûdiyet yok ki biri diğerini görsün. Sâhi ihsân nedir? Kendini unutagör; kulluğu gör.ünsün!

Yâ Rabbî, yaradılışımdaki hikmeti bildirsen?

 


- Yâ Rabbî, yaradılışımdaki hikmeti bildirsen? - Ruhundaki aynada rü'yet, kalbinde muhabbet. Ru'yet filmirat ruhike ve muhabbeti fikalbike

Allah'ın o şekil ve surette görünmeyi murâd etmemesi o varlığın ölümüdür. Elbiseyi çıkaran, sıfatlarını terk ile zâtîyete varır aslına döner



Allah'ın o şekil ve surette görünmeyi murâd etmemesi o varlığın ölümüdür. Elbiseyi çıkaran, sıfatlarını terk ile zâtîyete varır aslına döner


B.AŞK.A BİR KELEBEĞİN DERSİ

[B.AŞK.A BİR KELEBEĞİN DERSİ]

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi, bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi. Böylece adam kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruşuk buruşuktu. Adam izlemeye devam etti. Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç biri olmadı!

Kelebek hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürüklenerek geçirdi. Ne kadar denese de asla uçamadı. Adamın iyi niyeti ve yardımseverliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Allah'ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın perdesini yırttığı anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol olduğuydu. 🍃
Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey "çaba"lardır. Eğer Allah, yaşamda herhangibir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi o zaman bir mânâda sakat kalırdık. İşte o vakit gerektiği kadar güçlenemezdik ve asla dönüşemezdik.

Güçlü olmak istedim. Ve Allah beni güçlendirmek için zorluklar yolladı. Bilgelik istedim ve Allah çözmem için sorunlar yolladı. Başarı istedim ve Allah bana çalışmam için zeka ve kas gücü verdi. Cesaret istedim ve Allah bana üstesinden gelmem gereken sorunlar verdi. Sevgi istedim ve Allah bana yardımcı olmam için sorunlu insanlar yolladı. İstediğim hiç bir şeyi elde edemedim ama ihtiyaç duyduğum her şeyi elde ettim.

Ey Tâlîp! Hayatında hiç bir zaman Allah'ın işine karışma ama bir yolunu bulup Allah'a karış!  

[B.AŞK.A BİR KELEBEĞİN DERSİ]

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi, bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi. Böylece adam kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruşuk buruşuktu. Adam izlemeye devam etti. Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç biri olmadı!

Kelebek hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürüklenerek geçirdi. Ne kadar denese de asla uçamadı. Adamın iyi niyeti ve yardımseverliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Allah'ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın perdesini yırttığı anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol olduğuydu. 🍃
Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey "çaba"lardır. Eğer Allah, yaşamda herhangibir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi o zaman bir mânâda sakat kalırdık. İşte o vakit gerektiği kadar güçlenemezdik ve asla dönüşemezdik.

Güçlü olmak istedim. Ve Allah beni güçlendirmek için zorluklar yolladı. Bilgelik istedim ve Allah çözmem için sorunlar yolladı. Başarı istedim ve Allah bana çalışmam için zeka ve kas gücü verdi. Cesaret istedim ve Allah bana üstesinden gelmem gereken sorunlar verdi. Sevgi istedim ve Allah bana yardımcı olmam için sorunlu insanlar yolladı. İstediğim hiç bir şeyi elde edemedim ama ihtiyaç duyduğum her şeyi elde ettim.

Ey Tâlîp! Hayatında hiç bir zaman Allah'ın işine karışma ama bir yolunu bulup Allah'a karış!

30 Mayıs 2017 Salı

RAMÂZAN-I MAĞFİRETNÎŞÂN 1438

[RAMÂZAN-I MAĞFİRETNÎŞÂN 1438]

Hevâ-yı nefs ile sâim
Nevâ-yı aşk ile kâim
Zikr-i Hakk ile dâim
Geldi Ramazânım benim

Sultânımız Hazret-i Mevlânâ: “Açlık Tanrı sofrasıdır” buyuruyor. Haddinden fazla yemeklerle süslü bir sofrayı da “Firâvun sofrası” olarak târif ediyor.

Oruçla, açlığı yaşayan kimselere gelen sabırlı bir huzur, neş'eli bir tadış ve duyuş ve en sonda eriyiş ve hakîkatte gaib oluş vardır. İşte bu kendi kadr ü kıymetini biliştir. Ama olduktan sonraki biliştir. Nakil ve okuyuş değildir. Ruhlar ve melekler nasıl iner ve nerededirler? Hiç bunu düşündünüz mü? Evvelâ bu iniş, çıkışların gökte değil; gönül semâsında olduğunu bilmelidir. Gönlümüzün zât-ı semâsında ay görürüz. Yâni şems-i hakîkatten nur alan insân-ı kâmile ulaşırız. Ramazan yaparız. Kamil insan gönlü ilâhi tecellîlere sahnedir, aynadır. Allahın celâl tecellîsini; ayın, güneşin sıcaklığını sakladığı gibi kendinde hıfzeder. Bakanlara yalnız nûrunu aksettirir. Gittikçe büyür. Oruç tutanların da feyzi ve ilmi artar. Kendisini görmeye, anlamaya, hissetmeye başlar. Sâhib-i istidadın gönüllerinde onun zuhurunun görünmesi neşesiyle mestolarak söylüyorum. Namazlar niyâzlar, oruçlar, haclar bu neşeyi vermezse neye yarar bu Müslümanlık? Müslümanlık hamallık değildir. Uçuştur, oluştur. Sözlerimiz âşık gönüllere merhem, dertlilere devâ, hastalara şifâdır.

Lugatte yürümeyen ata, durgun suya ve rüzgâra "sâim" oruçlu derler. Hakikatteyse O'nun eseri zuhur etsin diye nefsi kullanmamaktan ibârettir. Nefsin arzuları rûhu cesede bağlar. Oruçla yükselen ruh es-Samed'ten bir gölge olduğunu ikrâr eder. Hazret-i insanın mükâfâtı ise ancak O'dur. 🍃

Âşıkların hayatı, beden mutfağı yüzünden kararmıştı. İşte oruç, o mutfağı aydınlatmak için çıktı geldi. Müjdeler olsun dostlar O geliyor; dudaktaki lezzeti göstermek için oruçla ağızları mühürledi.

Şükür yine geldi mâh-ı mübârek
Kamû dostlarla olsun tebârek
Eriştirdi bizi Hakka mübârek
Merhaba yâ Şehr-i Ramazan

En uzun süreli ve en çok cemaatin iştirak ettiği ibadet olan ORUÇ taki feyz ü lezzeti bizlere tattır ya Rabbi! Mütelezzîz eylediğin tevhidin kelimesinden hâline erdiriver ya Rabbi! 

[RAMÂZAN-I MAĞFİRETNÎŞÂN 1438]

Hevâ-yı nefs ile sâim
Nevâ-yı aşk ile kâim
Zikr-i Hakk ile dâim
Geldi Ramazânım benim

Sultânımız Hazret-i Mevlânâ: “Açlık Tanrı sofrasıdır” buyuruyor. Haddinden fazla yemeklerle süslü bir sofrayı da “Firâvun sofrası” olarak târif ediyor.

Oruçla, açlığı yaşayan kimselere gelen sabırlı bir huzur, neş'eli bir tadış ve duyuş ve en sonda eriyiş ve hakîkatte gaib oluş vardır. İşte bu kendi kadr ü kıymetini biliştir. Ama olduktan sonraki biliştir. Nakil ve okuyuş değildir. Ruhlar ve melekler nasıl iner ve nerededirler? Hiç bunu düşündünüz mü? Evvelâ bu iniş, çıkışların gökte değil; gönül semâsında olduğunu bilmelidir. Gönlümüzün zât-ı semâsında ay görürüz. Yâni şems-i hakîkatten nur alan insân-ı kâmile ulaşırız. Ramazan yaparız. Kamil insan gönlü ilâhi tecellîlere sahnedir, aynadır. Allahın celâl tecellîsini; ayın, güneşin sıcaklığını sakladığı gibi kendinde hıfzeder. Bakanlara yalnız nûrunu aksettirir. Gittikçe büyür. Oruç tutanların da feyzi ve ilmi artar. Kendisini görmeye, anlamaya, hissetmeye başlar. Sâhib-i istidadın gönüllerinde onun zuhurunun görünmesi neşesiyle mestolarak söylüyorum. Namazlar niyâzlar, oruçlar, haclar bu neşeyi vermezse neye yarar bu Müslümanlık? Müslümanlık hamallık değildir. Uçuştur, oluştur. Sözlerimiz âşık gönüllere merhem, dertlilere devâ, hastalara şifâdır.

Lugatte yürümeyen ata, durgun suya ve rüzgâra "sâim" oruçlu derler. Hakikatteyse O'nun eseri zuhur etsin diye nefsi kullanmamaktan ibârettir. Nefsin arzuları rûhu cesede bağlar. Oruçla yükselen ruh es-Samed'ten bir gölge olduğunu ikrâr eder. Hazret-i insanın mükâfâtı ise ancak O'dur. 🍃

Âşıkların hayatı, beden mutfağı yüzünden kararmıştı. İşte oruç, o mutfağı aydınlatmak için çıktı geldi. Müjdeler olsun dostlar O geliyor; dudaktaki lezzeti göstermek için oruçla ağızları mühürledi.

Şükür yine geldi mâh-ı mübârek
Kamû dostlarla olsun tebârek
Eriştirdi bizi Hakka mübârek
Merhaba yâ Şehr-i Ramazan

En uzun süreli ve en çok cemaatin iştirak ettiği ibadet olan ORUÇ taki feyz ü lezzeti bizlere tattır ya Rabbi! Mütelezzîz eylediğin tevhidin kelimesinden hâline erdiriver ya Rabbi!

kaynak 

EY CÂN...

[EY CÂN]

Nedir bu katrelerde bahr-i umman olduğun câna
Nedir bu zerrelerde şems-i taban olduğun câna

Çü sensin zahir ü bâtın hakikatte olan mevcud
Nedir bu nakş-ı gûn-a-gûnda pinhan olduğun câna

Dimişsun görmedi kimse beni bu âlem içinde
Nedir ya bunca yüzden yine seyrân olduğun câna

Mekanlardan münezzehdir senin Zât-ı şerifin çün
Nedir bu kalb-i vîrânemde mihmân olduğun câna

Esîr-i derd-i mihnet eyledim dirsen ebed çün kim
Nedir yine gönül derdine dermân olduğun câna

Seni dirsin Sezâyî nâr-ı hicr ile edem sûzân
Nedir yine benimle bende her ân olduğun câna

ÎZÂHÂT BÂBINDAN: Beni bu alemde kimseler görmedi buyurmuşsun yâ bunca yüzden seyrân olman nedir? Mekanlardan münezzehim buyuruyorsun ama ya kalbimde misâfir olduğuna ne dersin?

Sen sînemde nihân olduğun halde ben bundan gâfilmişim. Gözde gören sen iken ben bundan dahi gaflette imişim. Yaşadığım müddetçe cihanda senden bir iz aradım durdum; bütün cihan sen imişsin de ben gâfil imişim. Meğer kendi güneşini gölgeleyen bulut ben imişim.

Bir.dîğerini görmek için ikilik gerekir. İki mevcûdiyet yok ki biri diğerini görsün. Sâhi ihsân nedir? Kendini unutagör sâhibin görünsün; kulluğu görürsün!

Düştüğün kuyudan varlık libâsın yırtmadan çıkılmaz; Allâh, vücûd-u zâhirini yok etsin, gölge hayalini silsin! 

[EY CÂN]

Nedir bu katrelerde bahr-i umman olduğun câna
Nedir bu zerrelerde şems-i taban olduğun câna

Çü sensin zahir ü bâtın hakikatte olan mevcud
Nedir bu nakş-ı gûn-a-gûnda pinhan olduğun câna

Dimişsun görmedi kimse beni bu âlem içinde
Nedir ya bunca yüzden yine seyrân olduğun câna

Mekanlardan münezzehdir senin Zât-ı şerifin çün
Nedir bu kalb-i vîrânemde mihmân olduğun câna

Esîr-i derd-i mihnet eyledim dirsen ebed çün kim
Nedir yine gönül derdine dermân olduğun câna

Seni dirsin Sezâyî nâr-ı hicr ile edem sûzân
Nedir yine benimle bende her ân olduğun câna

ÎZÂHÂT BÂBINDAN: Beni bu alemde kimseler görmedi buyurmuşsun yâ bunca yüzden seyrân olman nedir? Mekanlardan münezzehim buyuruyorsun ama ya kalbimde misâfir olduğuna ne dersin?

Sen sînemde nihân olduğun halde ben bundan gâfilmişim. Gözde gören sen iken ben bundan dahi gaflette imişim. Yaşadığım müddetçe cihanda senden bir iz aradım durdum; bütün cihan sen imişsin de ben gâfil imişim. Meğer kendi güneşini gölgeleyen bulut ben imişim.

Bir.dîğerini görmek için ikilik gerekir. İki mevcûdiyet yok ki biri diğerini görsün. Sâhi ihsân nedir? Kendini unutagör sâhibin görünsün; kulluğu görürsün!

Düştüğün kuyudan varlık libâsın yırtmadan çıkılmaz; Allâh, vücûd-u zâhirini yok etsin, gölge hayalini silsin!