Pages

Subscribe:

CEVŞEN DUASI

B

11 Ocak 2016 Pazartesi

Cefâ-Kâr

  


Anladım ki hayatta; bel büktüren cefâ; kâr
Düşlere küskün mazi değil mi ki aşikâr… 
Hepyek geldi zarlarım hep od ocak virâne
Yıkıl git gözlerimden ateşe kul pervâne! 
Bak külümü topluyor ahâlinin cümlesi
Direnme, vazgeç ve git, canımı yakan nefis! 
Terk-i heves edeni sarmasın aşk çilesi… 

Gökyüzümü kaplayan bulutlar efkâr efkâr
Ocağıma inciri hep diktiren cefâ; kâr 


Feryat etmek faydasız şu düştüğüm hâlete 
İnsanoğlu ki; fâni, dalar elbet gaflete… 
Unuttum! Nerde, nasıl? Diz bağlarım çözüldü; 
Ve neden gülüyorken dudaklarım büzüldü? 
Ah! Düşünce kısmete ışıyan mavi boncuk(!) 
Bağrıma hüzün çöktü gözlerime ise sis! 
Ben ki dizi kanayan hâlâ o masum çocuk… 

Hüzne açılan yolda; dil sussa göz davetkâr
Canımda iz bırakan, can bıktıran cefâ; kâr 


Hani üşür ya insan, sokulmak ister döşe
Hani yiter ya sürur, arar ya köşe köşe
İşte öyle bir hâlden ruhum nâra yol alır 
Yanar içimde bir yer, külüm elimde kalır
Sustursam da isyanı bilirim ki nafile 
Hep peşimden gelecek yine o şerir iblis! 
Ve bitmeyecek cengim, iblise eş nefs ile… 

Korkup da kaçındığım yalnızlığım fedakâr
Kırılan ellerimle kök söktüren cefâ; kâr 


Küsüm yine kendime, güneşe aya küsüm
Lâkin yarınlarıma dokunmalı tebessüm
Değişmeli yeniden ömrümün coğrafyası 
Düşmeli yüreğime pak vicdanın ziyası 
El değse çoğalırdım yürekteki yaraya
“Pişmanım” gibi bir söz olmazdı mevzubahis 
Olmazdı eksik yanım, dönmezdi gün karaya… 

Kulağa fısıldayan sabah yeli efsunkâr
Gönlümü göl eyleyip taş sektiren cefâ; kâr 


Yazık ki her tecrübe bir bedelin ürünü
Birini mest ederken kahreder öbürünü 
Kalmadı tadım tuzum, aşım ekmeğim yavan
Dilden düşen dualar; umuda, arşa revan
Elbette kanar yara hele de taze ise 
Ama gani umudum; çökecek cebrinefis! 
Ki ah çeken yürekte duygu cenaze ise… 

Git başımdan ey zulmet, git başımdan heveskâr! 
Ömrümün baharından el çektiren cefâ; kâr 


Sus yüreğim artık sus! Yeter artık sus dilim
Bitir şu nakaratı, bölündüm dilim dilim
Şimdi bir edip çıkıp, derse bu ne rezâlet! 
Yere batar yüreğim, kurtaramaz asalet! 
Sus yüreğim artık sus! Peş peşe dökme için
Beklenmedik bir anda karşına çıkar habis; 
Seda olur mahremin, yanarsın için için…

Sual düşünce zihne, neye yarar ki inkâr
Sus kalan her soruya dil döktüren cefâ; kâr 


Şiire zulüm belki böyle keder yüklemek
Sözcüğe kan kusturup mısralara eklemek
Kim bilir belki bir gün dile şehâdet düşer
Kutlanınca sözcükler, ne kan kusar ne üşür
Belki de hepten kopar ömrü bağlayan halat
Düşer mısraya çın aşk, düşer güne havadis! 
Asil süvarisiyle kapımda durur al at…

Acep af edecek mi? Ben ki “O”na hizmetkâr 
Tövbenin kapısına diz çöktüren cefâ; kâr



Saadet ÜN 

0 yorum: