Pages

Subscribe:

CEVŞEN DUASI

B

31 Ekim 2013 Perşembe

vefat :(



İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn__________________________Allahtan cc geldik ve O'na döneceğiz.

Küllü nefsin zaigatül mevt sümme ileyna türceûn____________Her nefis ölümü tadacaktır,sonunda O'na döneceksiniz.

Selam ve dua ile.




Bloguma uğrayan herkesten bugün vefat eden anneannem için en azından bir fatiha okumalarını rica ederim.Okuyan herkesten Allah razı olsun .






Ve dağlar yankılandı -KHALED HOSSEINI

 

Okumak için sabırsızlandığım kitap :) yazarın 3. kitabı ama bende yazarın anlatımlarını seviyorum benden önce okuyan  mail adresime kitap beğenisi hakkında yazarsa sevinirim .

30 Ekim 2013 Çarşamba

Umuda güneş,güneşe neşe bağladım.Grileri mavi,mavileri ak güvercinlerle ağırladım.Selam saldım satırların ucuna,Hakka emanetle yolladım...

  

"Takvâdan daha değerli bir azık yoktur. Susmaktan güzel bir şey yoktur. Cehaletten daha zararlı düşman yoktur. Yalandan daha öldürücü bir hastalık yoktur."Hz ALİ (r.a)

 ***
 Gözyaşının ameliyatındaydım bugün,artık hüzünden akmayacak...

   

Hayat;Bir adım ileri,iki adım geri dedi!... --Sen durma koş ... dedim. Gökyüzü! Bana hep yaş dedi... --Sen yaş'a rağmen çoş dedim.... UNUTMA GÔKKUŞAĞI YAĞMURUN ARDINDAN ÇIKAR.  






Yürü ama ruhun geride kalmasın. Öyle Uyan ki güneş senden sonra uyansın.S.Demirci

   

Müşterinin mi peşindesin, hakikatin mi? 'Neyim var ki, satayım' diyor musun? Allah'ın gelip oturacağı bir kalbin var mı? Tabiatına teslim misin, değil misin? Dünya sana zindan mı, yurt ve yuva mı? Ölüm zindandan çıkış gibi mi, korkutuyor mu? Dünyadan ve tabiatından firar gibi bir hissiyat taşıyor musun? Geldiğin bir yer var mı ki, bir yere gidebilesin?
(Sızıntı dergisi)

****

"Resul'üm! Onlara söyle: Eğer Allah'ı seviyorsanız
bana tâbi olun ki, Allah da sizi sevsin."
(Âl-i imrân: 31)

****
Ne zordur etrafın kalabalıkken derdinle yalnız kalmak. Ne çiledir konuşacağın yerde sus pus durmak. Derdini paylaşanın yoksa derdini sevmekten başka bir yol kalmıyor. o yüzden mecnunlar gibi kendi kendime yazıp kendi kendime okuyorum. Ağlayışımda bile yalnızım .yanımdakiler yıldızlardan uzak.uzağın uzağında ise sen. ben geceye derdimi açarken sen hangi dağda bağdaş kurmuş yıldızları seyrediyorsun Şems ?
İçimden geliyorum sana ey Şems gözlerin duysun beni....
Yüreğimin dili ile sesleniyorum sana nerdesin ?
Şems yakınımdasın ama uzağın bekleyişindesin...
Yüreğinin dili bana bağlı...
İnsan yandığını kuru ayazda değil sevdasında anlar..
Sevdamı senden iyi gösteren yok bana...
Birbirimizle benzeşeniz.
Verdiğin söze ne oldu peki?
Hani yüz çevirmeyecektin gökler dönüp durdukça
Bu başı dönmüş âşıktan
Böyle dememiş miydin?
Dememiş miydin ki, sıcak kaldıkça güneşin gönlü
Hiçbir soğukluk girmeyecek aramızdaki sıcaklığa
Gönlümüz bir kalacak, hiç ayrılmayacak, and olsun
Bütün ermişlerin cânlarına, mertliklerine
Dememiş miydin?
Gül de gül bahçesi de senin yüzünle handan
Bizi de güldür ne olur, sütle şeker olalım seninle
Gök sana bende olmuş, halk seninle diri
Ne kadar da güzelsin, dâim olsun cemâlin
Cemâlinin deryası, dalgalanırsa birden
İnciyle dolar dünya, cennete döner semâ
Her nereye bakarsan önünde güller açar
Altın olur ayağını bastığın topraklar
Bedhuyluk edip de, kötü sözler söylersen
Çekinme sakın söyle, tatlıdır senin cefân
Ya Rab! Sen ona uyanık bir gönül ver
Ömürler ver, övgüler ver, nazlar ver.
Cennetten açılan bir pencere gözlerin,
Ellerin, Mekke semalarında süzülen bir güvercin,
Sen kıymetlim, Sen eşsizim, Sen ahiretim..!

Hz Mevlana
 

 

" İnsan en çok kaybettikleriyle kazanıyordu galiba , gerçek öğrenmeler , gerçek bedelleri gerektiriyordu …”

  


" İnsan en çok kaybettikleriyle kazanıyordu galiba ,
gerçek öğrenmeler ,
gerçek bedelleri gerektiriyordu …”

Mario Levi.

Vazgeç Gönlüm


    





Üç dilek hakkım olsa;

   

Üç dilek hakkım olsa;

- Gelmeni, kalmanı ve hiç gitmemeni dilerdim..

Ne senden fazlayım Ne senden az..

  
Ne senden fazlayım
Ne senden az
Aynı macerada ayrı biraz
Gözle biçim biçim
Kalple anlar içim
Ayrı gayrı olmaz
Sen yoksan ben hiçim ...



Ben uzaktan severim...

  

Ben uzaktan severim


Seni de öyle sevdim


Bir tutam gökkuşağı karıştı sevdamıza


kuş kanadı bir tutam


bıraktık korkularımızı


uçtuk gittik




i.tenekeci

Ezan çiçekleri....

  



  

Sen benim ikinci doğum günümsün;
Gençliğim maziye göçerken geldin
Sen benim geciken şanslı yönümsün;
Son fırsat elimden kaçarken geldin,
Ezan çiçekleri açarken geldin.

Gün gurup ederken bir akşamüstü,
Gözlerin gönlümün yolunu kesti
Bahçemde mutluluk rüzgârı esti;
Sen bana iş işten geçerken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.

Görevi devredip ihtiyar aya,
Elveda diyordu güneş dünyaya
Ne akşamsefası ne sarı fulya
Son fırsat elimden kaçarken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.

Sıradan sözlere eyleme meyil
Sen bana kulak ver, sen bana eğil
Açelya, begonya, sardunya değil
Sen bana iş işten geçerken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.

Eski bir sevdanın ince ağrısı,
Aşkınla tedavi gördü doğrusu
Duyuldu akşamın namaz çağrısı,
Son fırsat elimden kaçarken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.

Gün battı batacak hafif rahmet var,
Gözüme gürünen bir alamet var,
Bu aşkta bir hikmet, bir keramet var,
Sen bana iş işten geçerken geldin,
Son fırsat elimden kaçarken geldin,
Ezan çiçekleri açarken geldin...



CEMÂL SÂFÎ....


Aşkımı sakla ♥

  



29 Ekim 2013 Salı

BİSMİLLAH...

 

BİSMİLLAH...

Hazreti Musa (as) hastalandı ve karnının ağrısı iyice şiddetlendi de halini
Cenâb-ı Hakk’a arzetti. Allah da ona sahradaki bir otu gösterdi. O da ondan
Yedi de Allah’ın izniyle şifa buldu.

Sonra başka bir zaman bu hastalık ona tekrar musallat oldu. Bunun üzerine
Aynı otu yedi. Fakat hastalığı arttı. “Hastalığı Artınca şöyle dedi:
“Ya Rabbi, ilk önce bu otu yedim ve ondan faydalandım.
İkinci defa onu yediğimde ise hastalığım arttı.” Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk
Şöyle buyurdu;

Çünkü birincide seni ota sevk eden Ben idim, böylece onda şifa meydana
Geldi. İkincisinde ise, sen kendin ota gittin de, bunu müteakip hastalığın
Arttı. Bilmiyor musun ki, bütün dünya öldürücü zehir, onun panzehiri de
Benim ismimdir.

Aşk ile muhabbet bulsun gönüllerimiz...

  
Aşk aşk aşkkkkkk.....yaradana aşık olduğumuzdan ötürü,,,yaratılanlarada aşığız hepsi bir bütündür ,birbirinden ayıramayız....Aşk ile muhabbet bulsun gönüllerimiz...♥  Ya VEDUD ♥ ...SEN HER NE KADAR SEVİLECEK ŞEY VARSA SENİN AŞKINLA SEVDİR....SENİN YOLUNDA SANA AŞIK HAYIRLI YARENLERLE YARENLEŞTİR AMİN ECMAİN....

Özlersin ♥


 


    Özlersin..
Özlersin bee,
Sevdiğini özlersin... ♥

Aşk ♥

 

"Aşkı yine en iyi aşkın kendisi anlatacaktır: “Aşkı kimseye sorma, aşkın kendisine sor!”

"Aşk aman vermez, bir kere aşka yakalanan bir daha onun pençesinden kurtulamaz: “Ey aman bilmez aşk; senin elinden el-aman, el-aman!”

"Aşk söze sığmaz, istemekle anlaşılamaz, aşk bir denizdir ki dibi görünmez. Denizin katreleri, damlaları sayılamaz. Yedi deniz de, aşk denizinin önünde küçücük bir göl gibi kalır."

"Aşk, nurlanmak, nur kesilmektir: “Âşık olmak demek, nûr gelen tarafa pencere açmaktır. Çünkü gönül, gerçek dostun yüzü ile nûrlanır.”

"Gerçek aşk öyle bir ‘dert’tir ki, ona yakalanan bir daha asla derman bulmak istemez: “Bütün hastalar iyileşmeyi ümit eder, o ümitle yaşarlar. Aşk hastası ise: ‘Benim hastalığımı artırın!’ diye feryad eder. Aşk hastası ise: ‘Benim hastalığımı artırın!’ diye feryad eder. Aşk, anlatmakla tükenir şey değildir: “Eğer aşkın şerhini yapmaya kalksam, yüz kıyamet kopar da yine de söz tamamlanmaz.”

Maşuk olursa sana karşı lal.
Sende nefsini suskunluğa sal.
Fazla sürdürme
Uzat ona bir gül dikensiz olsun ama dal.
Dilin söylesin kelimelerin olsun şeker ile bal.
“Aşk” dargınlığı sevmez.
Hemen git onun gönlünü al..


Aşk söze sığmaz, istemekle anlaşılamaz, aşk bir denizdir ki dibi görünmez. Denizin katreleri, damlaları sayılamaz. Yedi deniz de, aşk denizinin önünde küçücük bir göl gibi kalır.


Sözde alim bir adam çölde namaz kılarken önünden Leyla'nın aşkıyla Mecnun olmuş Kays geçer. Alim sinirlenerek namazı bozar ve Kays'a çıkışır.
-Görmez misin namaz kılıyorum, namazımı bozdurdun.
Kasy cevaben der ki;
-Ben Leyla'nın aşkıyla seni görmezken, sen Mevlâ'nın aşkıyla beni nasıl gördün.
  

Ehl-i tevhid olmak istersen sivâya meyli kes,
Aç gözün merdâne bak, Allah bes bâki heves.

 ♥




  

Mâsivâ aşkının sevdâsın gönlümden al
Askını eyle iki âlemde bana âşinâ...

***
Ağlatırsın zâri zâri eğer gösterirsen nâri
Lâyık görür isen nâri nârın da hoş nûrunda hoş..Yunus Emre...
***

Kapına geldim ve ben olmaktan vazgeçtim. Sen 'kim o' de yeter ki: Kim olmamı istiyorsan o olmaya geldim..

Victor Hugo
***

"Secdelerdeymiş aşk; Bulmak alnıma düştü ..."

Necip Fazıl Kısakürek....Amenna Saddakna ♥
***

(. . .)

Üç Nokta Çok Şey Anlatır!...


Şimdi Ben Sustum Siz Anlayın Beni...

Bu Defa Anlarsın/ız

İnşallah!...
 
 

Bedensiz Aşk -Orhan Gencebay


  

Aşkın zirvesine varmak istersen,

Bedensiz sevgiyi kavraman lazım.

O eşsiz duyguyla yanmak istersen

Bir kıvılcım yeter, inanman lazım

Ezberle yaşarsan kavrayamazsın,

Cahili kâmilden ayıramazsın

Gönülden bakmazsan tat alamazsın

Aşksız yaşanılmaz yaşaman lazım

Karanlık renksizdir rengini arar

Işıksa saf aşktır rengarenk yanar

Renksiz bir gönülde sevgi ne arar

Acele bir renge bürünmen lazım

Asıl adım insan, sanma her şeyim

En zordan daha zor, kıldan inceyim

Gencebay dedi ki; hiçten zerreyim

Hak’ka aşksız varılmaz, Hak’ka aşk lazım

Yolumuz Hâk yoludur, bize Hak lazım......

ASIRLARIN KÖRDÜĞÜMÜ

 

ASIRLARIN KÖRDÜĞÜMÜ

Bir yazgı, bir kader-i mutlak, olmayışın… Bundandır ki amansız bir intizarda yüklü kaldı, uğruna hücrelerimize yaymaya adadığımız hisler… Ne kadar da benzedi kalpler Bilal’inkine… Yanmaktan ancak kalpler anlar, ateşten ziyade…
Seni sımsıkı, kenetlenmiş ve açılması zor bir kördüğüm gibi sevdik! Ama bu kördüğüm inadından ve acımasızlığından değil, çözülürse sensiz kalacağımız ve bir bir çözülüp biteceğimiz için sağlam… Bu yüzden attıkça attık aşk düğümlerini; kalbimizin hakkını, aşkınla iade ettik…
Sana asırlar boyu benzemek için didindik. Bu derekeden adı “vefa” olan bir ipe tutunarak çıkabildik. Aşkımız vefanla örüldü diye hayrete düştü Ebu Sufyanlar. Biz Hubeybce yürümeyi şiar edindik, hakikate tutunduk ve hiç şekva etmedik…

Diyorlar ki asırlar var aranızda… Diyorum ki nedir zaman? Her ne kadar acımasızca geçtiyse de asırlar… Zaman mı ayırmış seni bizden? Yoksa kalpler mi ayrılmış çoktan senden? Kokunu hissetmek maharet değil, aşk ister. Bu köz tüm zamanları eritir, mesafeyi yok eder.

Diyorlar ki, bu ne biçim aşk, hiç firak bitmez mi? Diyorum; aşk yorgun düşmez ki! Firak aşkın yegâne mekânı ve makamı… Firak vuslata gebedir, her dem canlı… Vuslat aşkın bahar yanı, maşukun tacı. Alnına konan iftihar öpücüğü, elleri ısıtan divane bir tutuş anı… Vuslat bizim kördüğüm aşkımızın son düğüm konağı… Zaman kayıp gider, vuslat avutur aşkımızı… Sana kavuşmak ey Aşkın dayanağı, vuslatın asıl adı…

Bir kudret eli ki, seninle hizaya getirdi âlemi. Bağrımıza kanatmayan bir ok sapladı. Eğilmiş bedenler, büzülmüş niyetler dik durdu, ayıldı. Önümüze öncülüğünü yaptığın bir yol bıraktı. Sağımıza kutlu doğumunla, solumuza zaman üstü çağrınla, kendimize sesinle, yüreğimize sevginle yürüdük… Sonra karanlıklar hayâ etti kara’sına ve aydınlık yarınlara büründük…

Diyorlar ki, şimdi devir değişti. Evet, doğru diyorlar! Senden bigâne evler harab, ocaklar yıkılmış perişan, asıl zindan olmuş yüreklere mekân. Nefsin dehlizlerinde hazlarının kurbanı olurken yaralananlar… Evet, doğru diyorlar. Sensizken devir çok değişti…

Ey matem libası giymiş gece! Yüzünü dünyadan çevirip hicaba bürünme vaktinde misin? Ya sen umutsuz gözlerim! Şimdi kirli kirli taşıdığın dünya merkezli bakışlarını, gözyaşıyla yıkama derdinde misin? Ey adını “ben” “sen” koyduğumuz ümmetin fedaileri! Devir değiştiyse eğer, ruhumuzu coşturan cezbedar güvercinlere özenmekten vaz mı geçeceğiz? Özgürlüğü nefse teslim, aşkı cahile gelin mi edeceğiz? Haydi, benimle birlikte “hayır” de ey kâinat! Ve sen, küçük kâinat olan insan! Özgürlüğü de kurtuluşu da bulamazsın, böyle perişan…
Özgür kalmak ve kurtuluşa varmak için her birimiz Muhammedî olacağız. Allah-u Ekber!

Ve şimdi ey hasreti bile güzel Can! Attık üstümüzden bulutların kasvetini… Gördük sonra şemsin himmetini… Hayran olduk ümmetçe yürürken, toprağın şakirtliğini… Yaşarken her gün vuslatın yorgunluğunu, Efendim hissettik Enes bin Nadr gibi cennetin lezzetini…

Yoluna şehidler kanlarıyla asfalt döküyor. Nedendir bilir misin, hep gül kokuyor… Musab’ın kefeniyle kefenlenmiş Sana gülüyor. Kalanlar arkasını unutmuş, yürüyor! Efendim hepsi muhacir, ahirete yoksul göç ediyor…

Ey içimdeki kördüğümün müsebbibi! Tüm kelimeleri şikâyet ediyorum hislerime, gör! Neden bu kadar aciz kalıyorlar hasretimi anlatmaya, anlamıyorum. Senin için dizilmeye yetmiyorlar. En güzellerini göndermeye gecikiyorlar. Ya hepsi birden hücum ediyor, ya da bir anda kayboluyorlar. Söz dilsiz, ben yetersiz, ben aciz…
Ben Seni nasıl yazayım? Adın kâinata yazılmışken… Herkes anlatır da ben seni nasıl anlatayım? Ben bir damla sen bir umman iken? Sadece sensizlikten açılan yaranın acısını döküştür benimkisi… Efendim, affet bu cüretimi!
Nidanla susar dünya, çığlıklar da dâhil… Sevginle biter elem, eller birleşir. Tebliğinle diner kavga, fitne ki büyük katil…
Şimdi günahları bir bir döktüm yollara… Tüm sevapları almak için boynuma… Muhammedî bir edadır süs diye takındığım. İliklerime kadar gül nefesiyle avunduğum… Bükmem dizlerimi ram olmuştur yoluna Efendim. Sana seslensem, ötelerden beni dinler misin?
Gökyüzünü; yokluğunun vurduğu, kasıp kavurduğu dünyaya siper etmek geliyor içimden desem…
Gücümün çocuksu yumruğuyla ama işe yarar masumluğuyla dağları kaldırıp soysuzların yüzüne kapatmak istesem…
Ben bu ondört asırlık kördüğümü şahid ederek, sensizliğin adının aslında kopmaz bir bağ olduğunu söylesem…
Senli hayallerimde koşup bu kördüğümü Uveys’e götürsem…
Sevban’ın sabırsız aşkı sarsa her yanımı ve o da bir düğüm atsa da cenneti düşlesem…
Amine anamdan sorsam kutlu doğumunu, bir de ondan dinlesem…
Bütün yanık cümleleri aşkına korkmadan sarf etsem…
Seni unutarak büyüyen küçük insanlara ‘vitamininiz bu aş(k)tadır’ desem…
Ey sabrı avutan, ihlâsı zengin, dünyası fakir, hasreti bıktırmayan, yokluğu yakan yar! Ben asırlara gömülecek olan aciz bir beden ve sana meftun ruhum ile aşkına tutunan bir kölenim…
Ben yoluna kurban, ahlakına hayran, aşkına giriftar bir kölenim…
Sana köle olmak, nefse efendi olmaktır, bilirim…
Diyorlar ki, artık geçti! Evet, doğru diyorlar. Artık sensiz günler geçti! Ben sana asırların eskitip yıpratamadığı ve yok edemeyeceği bir sevgiye sesleniyorum. Asırlık ve üst üst üste binmiş bir aşk yumağının sahibi olmakla iftihar ediyorum.
Ey Allah’ın ebedi hediyesi ve ey hasreti güzel Can! Ben seni kördüğüm gibi seviyorum…
Hacer Akiz


Vurgunum ♥


  

“Ben seni geceyle gündüzün arasında sevdim yar
Kaybolan yılların, doğanın o acımasız kanununda sevdim ben seni
Kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana yar
Bilsen ki sana olan sevgiyi anlatacak bir başka kelime bulsam
Bıkmadan usanmadan yılmadan
Namerdimce onu söyler onu yazardım yar
Kahretsin ben seni gece ile gündüzün arasında sevdim yar
Bedenimi almaya gelen Azrail’in pençesinde sevdim ben seni
Kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana yar
Bazen Prometheus oldum çarmıha gerilircesine
Bazen Spartaküs oldum aslanlara yem olurcasına
Bazen Cem Sultan, ilmiği boynunda Pir Sultan oldum yar
Bazen Şems’ini arayan Mevlana
Bazen Mevlana’yı arayan Şems
Dinginlerde Yunus, yokluğa kanat geren bir garip
Mutlu bir yusufçuk gibi sana özgürlüğüne koşarcasına geldim yar…”..

1 Ekim 2013 Salı

Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.

  
İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar;
Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar.
Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.

Hz.Mevlana

Benim nazlı yarim senin aşkına talibim...!

    






Ben gönlümün ayak bağı Senin kapına astımda geldim Ben gönlümün gözyaşları Senin yollarına döktüm de geldim..


   


“Ben seni geceyle gündüzün arasında sevdim yar
Kaybolan yılların, doğanın o acımasız kanununda sevdim ben seni
Kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana yar
Bilsen ki sana olan sevgiyi anlatacak bir başka kelime bulsam
Bıkmadan usanmadan yılmadan
Namerdimce onu söyler onu yazardım yar
Kahretsin ben seni gece ile gündüzün arasında sevdim yar
Bedenimi almaya gelen Azrail’in pençesinde sevdim ben seni
Kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana yar
Bazen Prometheus oldum çarmıha gerilircesine
Bazen Spartaküs oldum aslanlara yem olurcasına
Bazen Cem Sultan, ilmiği boynunda Pir Sultan oldum yar
Bazen Şems’ini arayan Mevlana
Bazen Mevlana’yı arayan Şems
Dinginlerde Yunus, yokluğa kanat geren bir garip
Mutlu bir yusufçuk gibi sana özgürlüğüne koşarcasına geldim yar…”.